Medal of Honor: Pacific Assault

Medal of Honor: Pacific Assault

kullanıcı
  • Lisans DENEME SÜRÜMÜ
  • TOPLAM İNDİRME 26,773
  • DOSYA BOYUTU 534 MB
  • EDİTÖR PUANI
  • Üretici Electronic Arts

Medal of Honor : Pacific Assault demo versiyonu.

( Çıkış Tarihi: 2004 Kasım )
NOT:Yükleme tuşuna bastığınızda oyun kendi sitesinden yüklenebildiği için, oyunu indirebileceğiniz sayfaya yönlendirileceksiniz. Açılan sayfada download tuşuna bastığınızda oyun yüklenmeye başlayacaktır...
Açıklama Trgamer 'dan Alıntıdır...
Medal of Honor konusunu, güçlü atmosferi ve oynanılabilirlik özellikleriyle çok iyi yansıtabilen ender yapımlardan biriydi. Birçok otorite ve oyun sever için yapım her yönüyle övgüyü hak eden bir yapıya sahipti. İkinci dünya savaşı konulu oyunların listesini yaptığımızda ilk sıralarda yer alan yapım kalitesiyle büyük bir oyuncu kitlesinin ilgisini çekmeyi başarmıştı. Bu ilginin yapımcıların bu tema üzerine kurulu oyunlar geliştirmesinde de oldukça etkili olduğunu söylemek mümkün. Onlar açısından bu durum oldukça karlı görünüyor. Düşünün bir kere, büyük bir ilgiyle hazır bekleyen bir pazara, dahası konu olarak gerçek, tüm yönleriyle yaşanmış bir olaya sahipsiniz. Gayet ekonomik görünüyor, en azından hayal gücünüzü o kadar da çok kullanmak zorunda değilsiniz.

Diğer yandan, gerçek olaylar her zaman daha etkili bir anlatım sunarlar. Çünkü yaşanmış olaylar için kurgu yapmak daha kolaydır. Oysa yepyeni, tamamen özgün, safkan bir hikaye yazabilmek, bir yönetmenin ya da bir edebiyatçının dehasını, hayal gücünü ve tutkularını gerektirir. Bu açıdan bakarsak bu oyunlar için yapılması gereken tek şey hikayenin üzerine teknik altyapıyı giydirmekten başka bir şey değildir. Bir yazar için kitap yazmak bir ömre ve birçok sıkıntıya mal olabilir, ve yılların birikmiş altyapısını gerektirebilir, ancak noktayı koyunca yayınlamak o kadar da zor değildir. Bu açıdan bu tür yapımlara biraz eleştirel bakıyorum. Ama yine de hikayemiz hazır, teknik detaylara daha çok önem verebiliyoruz düşüncesi de başka yönlerden doğru bir yaklaşım olarak görülebilir. WWII konusunda oldukça başarılı yapımların ortaya çıkmasının ardındaki birçok faktörün arasında saklı asıl sebep de bu işte. Bu gün elimizde birçok ikinci dünya savaşı konulu oyun bulunuyorsa bunu biraz da Medal of Honor'un yaratıcılarına da borçluyuz dersek sanırım yanlış olmaz.

Medal of Honor serisi, Pacific Assault'la bir kez daha ikinci dünya savaşına yolculuğa çıkıyor. Ancak bu kez Avrupa'dan uzaktayız. Elimizde bu kez sıra dışı bir yapım var. Öncelikle 'Director's Edition' adıyla lanse edilen bir versiyonu da bulunan oyunla karşı karşıyayız. Hmm... Sinematik yaklaşım, işte bu iyi haber. Elimizde sinematik kalitede ve DVD içeriğiyle her tür beklentiye tam anlamıyla cevap verebilen bir yapım var. Bakalım bizi neler bekliyor.

Pacific Assault'un İkinci Dünya savaşına yaklaşımı şu ana kadar gördüğümüz yapımların aksine daha çok Hollywood türü bir anlatımla yoğun psikolojik öğelerin sentezi olarak oyuncuya sunuluyor. Gerek sunuş biçimi, gerekse oynanış tarzının da bu öğeleri oldukça güçlendirdiğini söylemek mümkün. Yapım bu haliyle baştan sona oldukça düşündürücü, tekrar tekrar izlenmesi ve irdelenmesi gereken bir filme benziyor. Oyuna başladığınız andan itibaren oyuncu kendisini bir anda savaş gerçeğinin tam ortasında buluyor. Kendimizi daha ne olup bittiğini anlamadan bir deniz çıkartmasında ilerlerken buluyoruz. 3 hafta, evet elimizdeki silahla, üzerimizdeki kıyafetle tanışalı sadece 3 hafta olmuş ve kendimizi D-Day'de çıkartmanın ortasında buluyoruz.

Üç haftalık üstünkörü bir eğitim hepsi bu. Öncesi mi? Önemli değil, mahalleye yiyecek taşıyan bir bakkal çırağından başka bir şey yok geride. Ve şimdi aynı kaderi paylaşacak bir avuç askerle beraber ölüme doğru dalgaları yararak ilerliyorsun ve sadece sen değil, herkes bunun farkında. Birkaç dakika sonrasını tahmin etmek güç değil. Ve kıyıdayız, artık 3 haftalık komik oyunların sonuna geldik, bu bir eğitim değil, her şey gerçek, kurşunlar cesetler ve kan... Ölümün tadı kaçınılmaz, ya seken bir kurşunda, ya bir el bombasında ya da senden çok da farklı durumda olmayan düşmanın süngüsünde...

Ne olduğunu pek de anlamadan kendimizi yerde buluyoruz. Ve o kısacık hayat gözlerimizin önünden geçerken, bazen Tanrıyla arasında gizli bir anlaşma olduğunu düşündüğünüz o çavuş'un sizi azarlaması kulaklarınızda çınlıyor; "Lanet olası herifler, işte hepiniz öldünüz, beceriksizler!" Ne kadar iyi bir fps oyuncusu olursanız olun, becerilerinizin sınırlarını ne kadar zorlarsanız zorlayın bu acı son değişmiyor. Yönetmenimiz burada güzel bir mesaj veriyor; bu düşündüğün kadar basit değil, istediğini yap, bu kaçınılmaz bir son ve gerçek bu, savaş ve ölüm denilen şey bu... Ekran karşısında yere yıkılmanın, ölmenin bir anlamı yok beklide. Bir flashback... geriye dönüyoruz.

İkinci Dünya savaşının Pasifik cephesi denilince akla gelecek ilk şey Pearl Habor olayı olacaktır. Yapımın odak noktalarından biri de işte burası. Pacific Assault, Pearl Harbor olayıyla başlayarak, oyunun ilk kısmında oyuncuya unutulmaz bir heyecan vaat ediyor. Tepenizde onlarca uçak limanı bombalarken, kullanılan sahneler sinematik kalitede, her şey en ufak detayına kadar ince hesaplanmış. Tabi yapım sadece bu olayla sınırlı değil, oyunda Pasifik adalarındaki sık ve amansız ormanlarda, şehir ve kasabalarda ve kapalı alanlarda geçen birçok bölüm bulunuyor.

Oyuna renk katmak amacıyla shoot'em up tarzı bölümlerin yanında kurtarma türü görevler de eklenmiş. Örneğin Pearl Harbor'da gemi'de yaralanan askerleri 'medic'lere taşıdığımız bir bölüm bulunuyor. Bunun yanında yerleşik silah ve araç kullanımına da oyunda sıkça rastlıyoruz. Yine Pearl Habor bölümünde topçu birimlerine yardım ettiğimiz ve tekne üzerindeki uçaksavarı kullandığımız sahneler bulunuyor. Bu tür sahnelerde genelde gemiyi ya da aracı başkaları kullanırken, siz ateş ediyorsunuz. Pearl Harbor bölümü oyunun tıpkı Normandiya çıkarması gibi önemli noktalarından biri. Bu bölümün ardından temponun epey yavaşladığını görüyoruz. Orman içersinde ilerleyerek sürdürdüğümüz bölümlerde ise yine birbirinden zorlu görevler bizi bekliyor.

Öncelikle yapımın oynanış açısından balkıdığında göze çarpan ilk özelliği takım oyununun ölümcül nitelikte önem taşıması. Böylece hikaye anlatımı her ne kadar bireysel öğeler içerse de, oynanış açısından baktığımızda grup çalışmasına odaklanıldığı görülüyor. Üstelik bunu daha da pekiştirmek için 'Medic' (Sıhhiye) takıma eklenmiş. Diğer birçok yapımın aksine can ihtiyacınızı etrafta bulabileceğiniz 'health pack'lerle değil medic'le sağlıyorsunuz. Takım içerisinde yönetim rolü sürekli değişim gösteriyor. Klavye'nin ok tuşlarını kullanarak ekran sağ üst köşesinde beliren emirleri eğer durum da uygunsa uygulayabiliyoruz. Bunlar arasında koruma ateşi, geri çekilme, hücum, takım toparlama gibi seçenekler bulunuyor.

Takım üyeleri birbirlerini mümkün olduğunca koruyor. Bu yüzden sadece savaşmak değil, yaralanan askerleri ateş hattından medic'e doğru taşımak gibi onlarca farklı şeyi yapmanız gerekiyor. Gerektiğinde görev dağılımı da yapılıyor. Siz arkadan dolaşırken diğer ikili önden düşmanı şaşırtabiliyor. Ancak takım emirleri ve oyun stiline alışmak düşündüğümüz kadar kısa sürmüyor ve tepkileri anlamak biraz uzun sürebiliyor ancak takım oyunu etkili ve stratejik bir biçimde kullanıldığında oldukça yararlı olabiliyor. Özellikle otomatik tüfeklerin olduğu 'bunker'lerde 'cover fire' koruma ateşi seçeneğiyle düşmana şaşırtma vererek, en azından hareket edebileceğiniz bir boşluk yaratıp, yer değiştirebiliyorsunuz.

Oyunda son günlerde bu tür oyunlarda çeşitli örneklerine rastladığımız değişken hasarlanma tipi de bir seçenek olarak sunuluyor. Buna göre yaralandığınızda sürekli kan kaybediyorsunuz ve bandaj yapmanız gerekiyor. Aksi takdirde kan kaybından ölüm kaçınılmaz. Bu özellikle ateş hattında önlerdeyseniz oldukça sıkıntı yaşatabiliyor. Çünkü kan kaybını önlemek için sürekli ilgili bandaj tuşuna basılı tutmak gerekiyor ve bu durumda olması gerektiği gibi silah kullanamıyor ve hızlı hareket edemiyoruz. Bu seçenek oyunu oldukça zorlaştırdığından seçenekler menüsünden açıp kapatmak mümkün...