İşinizden, okulunuzdan çıkmışsınızdır. Evin yolunu tutarken aklınızdaki o tek şey, belki de tüm gün boyunca sizlere motivasyon sağlamış, gün sonundaki o rahatlığın keyfini çıkarmak adına şevk katmıştır. Eve yerleştikten sonra ise bilgisayar açılır, kulaklıklar ayarlanır ve Skype ya da benzeri bir konuşma aracıyla bağlantı kurulur. Artık tek yapmanız gereken şey gece boyunca sizlere katılacak arkadaşlarınızın da aynı şeyleri tamamlamasını beklemek ve ardından verilecek "hadi" komutudur. Bunca zamandır çoğu popüler multiplayer oyunlar için geçerli olan bu ritüel, geçmişten zamanımıza kadar çok yol almış, pek çok anıyı da beraberinde getirmiştir. Herkesin zevkine göre binbir çeşit oyun türünden doyasıya eğlendikleriniz içinde 'Diablo' varsa, birazdan bahsedeceğim oyuna mutlaka kulak vermelisiniz.
Bağımsız yapımların da Steam üzerinden destek kazanması, haliyle birçok yeni yapımı beraberinde getirdi. Her hafta yepyeni içerikli oyunlar milyarlarca oyuncuya sunuluyor ve aralarında bolca da multiplayer, yani arkadaşlarınızla beraber oynayabileceğiniz tarzda oyunlar var. Bunlardan belki bunca zamandır gizli saklı kalanı, rakiplerinin çok büyük olmasından ötürü gölgede kalmış, potansiyelini kullanamamıştı. Ancak şimdi basit bir rol yapma oyunundaki "zindan" mantığına dayalı bir oyunun ne kadar eğlenceli olduğuna değinmenin zamanı geldi. Divinity: Original Sin, tüm ihtişamıyla yeni içeriklerini oyuncularına sunarak bağımsız yarışmalarda ödül almış yapısını daha da geliştiriyor.
Divinity'nin en büyük özelliği bunca zamandır süregelen rol yapma oyunu klasiklerinin üstünü çizmeyerek onlardan ilham almasıydı. Oyuna ilk başladığınızda bile fark edebileceğiniz, karakter özgürlüğüne imkan veren ve oyuncuyu dilediği gibi yönlendiren yapısı sayesinde Divinity şimdiden büyük bir topluluk oluşturmuş durumda ve yeni oyunculara da gözünü dikmiş gibi görünüyor.
Diablo'ya benzer bir yapı sergileyen, ancak içerisinde daha çok kişiselleştirme ve diyalog seçenekleri sunan oyun tüm yoğunluğuna rağmen dinamik bir atmosfere sahip. Bu noktada oyunun en büyük getirisi doğal olarak oyuncuyu sıkmayan bir yapı sunması oluyor. İster tek kişi ister arkadaşlarınızla kooperatif bir şekilde oynanan bu macerada savaşçımıızı oluşturuyor, dilediğimiz gibi şekle sokuyor ve işe koyuluyoruz. Divinity'nin geniş evreninde, birince ve ikinci oyunun arasında geöen hikayede herhangi bir sınıf farkı koymadan, oyunu dilediğimiz gibi oynamamıza izin vermiş yapımcı firma. Bu büyük ölçüde tekrarı azaltıyor ve özellikle arkadaşlarınızla oynadığınızda yaşanılan keyfi maksimum dereceye çıkarıyor. Gizemli zindanlardan veya devasa boss'lardan düşüreceğiniz sihirli eşyalar sayesinde bambaşka özellikler keşfedebilir, her birinin uyumunu ölçerek yeni yetenekler edinebilirsiniz. Bir rol yapma oyununda bu derece özgür hissetmek gerçekten insana büyük keyif veriyor.
Tüm bahsettiklerimi bir noktada toplayacak olursam, Divinity: Original Sin çıktığı günden bu yana büyük aşamalar katetti ve hala Steam'de arka planda kalmış cevherlerden bir tanesi. Özellikle Diablo, Torchlight, Gauntlet gibi oyunlardan hoşlanıyor, bir yandan da Icewind Dale, Baldur's Gate ve diğer sıra tabanlı klasik tarzda RPG'leri de özlüyorsanız Divinity: Original Sin tüm iştahınızı kapatacak.
YORUMLAR