6000 Yıllık Dünyanın En Eski Soy Ağacı Ortaya Çıktı

İngiltere'deki cesetlerin DNA analizi, geniş bir ailenin beş neslini ortaya çıkardı. Bu dünyanın en eski soy ağacının 6000 yıl öncesine kadar dayandığını gösteriyor. Araştırmacılar, DNA analizini kullanarak İngiltere'de yaklaşık 6.000 yıllık bir mezarda, bir erkek ve dört kadından oluşan 27 aile üyesinin kalıntılarını buldu.

Bulgular, o dönemde Neolitik toplumun üst kademelerinde çok eşli evliliklerin olduğunu gösteriyor. Çünkü araştırmacılar, atadan kalma adamın birbiri ardına dört eşi olmasının olası olmadığını düşünüyor; bunun yerine muhtemelen aynı anda birden fazla eşi vardı.

Bask Üniversitesinde popülasyon genetiği uzmanı ve Nature dergisinde yayınlanan araştırmanın baş yazarlarından biri olan Iñigo Olalde, analizin şimdiye kadarki en eski aile ağaçlarından birini yeniden yapılandırdığını söyledi. Araştırmaya Harvard Üniversitesi, Newcastle Üniversitesi ve Viyana Üniversitesinden bilim adamları da katıldı.

Yeni tekniklerin, eski insan DNA'sının diğer koleksiyonlarına hızla uygulanacağını dile getirdi. "Bu çalışma önemli çünkü tarih öncesinden aldığımız ilk büyük aile ağacı. Ama muhtemelen önümüzdeki birkaç ay veya bir yıl içinde çok daha fazlasını alacağız." dedi.

Dünyanın en eski soy ağacı İngiltere'de bulundu

Çalışmadaki kemikler, batı İngiltere'deki ikiz Cheltenham ve Gloucester şehirleri yakınlarındaki Hazleton Kuzey höyüğünden 1980'lerde kazılan 35 kişinin insan kalıntılarındandı. Birkaç yıl önce farklı bir araştırmacı ekibi, gömülü kalıntıların kemiklerinden ve dişlerinden genetik materyal çıkardı ve Olalde, bireylerin nasıl ilişkili olduğunu bir araya getirmek için araştırmadaki DNA dizileriyle çalıştı.

Kısa süre sonra karşılıklı ilişkilerin çok karmaşık olduğu anlaşıldı. "Bu ortaya çıktığında, 'Aman Tanrım' diye düşündüm. Bütün bu aileyi bulmak oldukça şaşırtıcı ama oldukça eğlenceliydi." dedi.

Bilim

Bilim İnsanları Fizik Kanunlarının Değişebileceğini Söylüyor

Bilim insanları, fizik yasalarının aslında yavaş yavaş değişebileceğini ve kozmosu anlama arayışımızı karmaşıklaştırabileceğini düşünüyor.

Analiz, iki genç kız da dahil olmak üzere 35 kişiden sadece 27'sindeki karşılıklı ilişkileri saptayabildi. Sonuçlar erkeklerin genellikle babalarının ve kardeşlerinin yanına gömüldüğünü gösterdi. Başka bir deyişle mezara gömülen sonraki nesiller, erkek akrabaları aracılığıyla en eski nesile bağlıydı.

Ancak mezar, yapının kuzey ve güneyinde yer alan "L" şeklinde iki odaya da bölünmüştü ve bireylerin hangi odaya gömüleceği seçimi, soyundan geldikleri birinci nesil kadınlara bağlıydı. Kadınlar kuzey odasına, diğer iki kadının torunları ise güney odasına gömüldü. Olalde, bu bulgunun, birinci nesil kadınların toplumlarında sosyal açıdan da önemli olduklarını ve mezar inşa edildiğinde statülerinin tanındığını öne sürdüğünü söyledi.