Günümüzde iletişim teknolojilerindeki hızlı ilerleme yeni medya, internet, sosyal medya, sosyal ağlar, sanal dünya gibi pek çok yeni kavramı medya literatürüne dahil etti.
Elbette sinema endüstrisi, bu kavramların dışında kalamazdı. Sonuç itibarıyla video oyunları da görsellikle son derece bağlantılı olduğundan, hazır malzemeden faydalanmakta ne gibi bir dezavantaj olabilirdi ki, değil mi?
Bu basit ve son derece kar amacı güden fikir, son 15 yıldır sinema prodüksiyonlarında yıldızı parlayan bir yatırım haline dönüştü.
Bilgisayar oyunları sinemaya hızla aktarılmaya başladığından bu yana, çeşitli eleştiriler alan bir süreci de beraberinde getirdiler. Oyun tutkunları, çoğunlukla bu devşirme eserlerden pek de memnun kalmadıklarını dillerinin döndüğünce dile getirmekten geri durmadılar.
Peki, gerçekten popüler oyunların beyaz perdedeki yansımaları tatmin edici miydi? Eleştirileri irdelediğimizde oyunlarla pek bir ilişkisi olmayan kesim için bu durum tatmin edici görünse de oyunlarla haşır neşir olan grup konuya böyle yaklaşmıyor.
Genel kanıya göre oyunlar, beyaz perdede, oyun severleri tatmin etmiyor ve bir yenilik getirmedikleri gibi çok da tercih edilir olmuyorlar. Ancak, sonuç olarak yapımcılar bu filmlerin getirdiği hasılatı değerlendirdiklerinden, izleyicilerin eleştirileri çok fazla dikkate alınmıyor.
Oyun filmi olgusu
Geçtiğimiz son 15-20 yıl içinde birden fazla bilgisayar oyunu beyaz perdeye aktarıldı. Ancak, bunlardan çok azı aradan sıyrılarak seyircilerden beğeni almayı başardı.
Pek çok kanıya göre, bundaki en önemli neden olarak sinemanın düz bir konu bütünlüğüne sahip olması gösteriliyor. Oysa oyunlar birden fazla yan konuyu içerebiliyorlar. Bu da onlara olan ilgi ve konu çeşitliliğinin artmasını oyuncular için çekici kılabiliyor. Oldukça büyüyen oyun haritalarının, her bölgesi neredeyse yeni bir tecrübe sunabiliyor. Ancak, sinema uyarlamalarında ana konu bütünlüğünü bu kadar çeşitlendirmek mümkün olamayabiliyor.
Bilgisayar oyunları ve sinema sanatı
Bilgisayar oyunlarının geçmişi sinemanın sahip olduğu kadar geniş değil ancak bu eserlerin de sinema gibi karmaşık ve derin bir yapısını olduğunu düşünenlerin sayısı azımsanamayacak kadar önemsiz değil. Sinema ve edebiyat için kullanılan giriş- gelişme ve sonuç bölümleri, bilgisayar oyunları içinde de bulunuyor. Ancak bir derinlik kurabilmek çok mümkün değil, çünkü oyunların çoğu filmlerden önce tecrübe edildiklerinden aslında her detay önceden biliniyor, bir derinlik oluşturmaya ihtiyaç kalmıyor. Bu da gerçek oyuncuların pek hoşlanmadıkları durumlardan birini oluşturuyor.
Öte yandan, klasik sinema filmleri, izleyicileri içine alan bir etkiye ve çok güçlü bir hayal gücüne sahip olmayı gerektirdiklerinden, bilenen karakter ve mekanlar böyle bir etkiyi oluşturmakta zayıf kalıyorlar.
Kısaca bilgisayar oyunları, sinemayla karşılaştırıldıklarında çok daha özgür kalıyorlar.
Sinema ve bilgisayar oyunları etkileşimi
Oysa önceden bilgisayar oyunları, bilindik filmleri kendine konu alırken durum çok farklıydı. Bu kez eserlerin bir video oyununa dönüşmüş olması yoğun bir ilgi çekebiliyordu. Ancak yine de otoritelere göre, filmden uyarlanan bir oyun yapmanın da sakıncaları vardı ve bu durum da oyunu bazı konularda sınırlayabiliyordu. Seyirci bu kez kendine bir ön izlenim tanımlıyor ve filmin etkisi hakkında bu durum da oldukça büyük ölçüde etkili olabiliyordu.
Sonuç
Bu sebeple, beyaz perdeye aktırılmış tüm oyunların bir noktada zayıf ve bayağı kaldığını düşünlerin az olmadığını görebiliyoruz. Bundan dolayı, söz konusu görüşün genel bir tutum olduğunu anlayabilmek çok da zor değil. Eğer bir oyuncuysanız, birçok oyunun beyaz perdeye uyarlanmış halini klişe ve sıkıcı bulmuş olmanız oldukça mümkün.
YORUMLAR