Bilgisayar bağımlısı bir kardeşin ablası olarak söyleyebilirim ki evet! Henüz yirmili yaşların başlarında olan herkes gibi, internetin üzerimizde uyguladığı hızlı değişimin içinde büyüdüm. Fakat buna rağmen, arkadaşları sokağa, oynamaya çağırdığında YouTube ve Facebook videolarını izlemeyi tercih eden çocukları anlayamıyorum. Arkadaşlıklarını Steam üzerinden kuran bu çocuklar, ergenliklerini atlattıklarında nasıl hikayeler anlatacaklar, merakla bekliyorum!
Araştırmacılar, sosyal medya ve anlık mesajlaşmaların insanları eve kapatmadığını fakat ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra iletişim kurmak adına zaman harcamadıklarını, insan ilişkilerini evden ve internet üzerinden kurduklarını söylüyor. İletişime yabancılaşan insanların sosyal medyayla yetindiğini öne süren bilim adamları, Twitter ve Facebook gibi paylaşım sitelerinin bizleri gerçek hayattan kopardığını iddia ediyor.
Yumurta mı Tavuktan, Tavuk mu Yumurtadan?
Asosyal insanlar mı sosyal medyaya düşkün oluyor yoksa sosyal medya mı insanları asosyalleştiriyor? İşte bütün mesele bu. Sosyal medya kullanmayanlara uzaylı gibi baktığımız bu günlerde, araştırmacılar kullanımın hangi dozda doğru olabileceği hakkında kesin bir açıklaması da yok. ‘Kontrolsüz kullanım’ olarak bahsettikleri limite ulaşıldığında, yüz yüze iletişimde kaygı seviyesinin yükseldiğini söylüyorlar. Zaten bir resmin altına yazacağı yorumu yarım saat düşünen bir kişinin interaktif iletişimde kaygı hissedeceği son derece aşikar olsa gerek.
Psikolog Selcen Etyemez, gündelik hayatta daha dikkatli davranan, dışlanmaktan ve tepki görmekten çekinen insanın, kolayca eriştiği sosyal medyada duygularını belli ederken daha umursamaz davrandığını, “Kaygı seviyemiz olmadığı için, sosyal medyada bütün duygularımızı ön süzgeçten geçirmeden yansıtabiliyoruz.” sözleriyle açıklıyor. İşte tam da bu noktada akıllara özellikle Twitter’dan bize artık aşina gelen ‘klavye delikanlıları’ en ön sırada geliyorlar
Etyemez, “Sosyal medyadaki sosyalliğimizin gerçek hayattaki sosyalliğe çekmemiz gerekiyor. Kendi ilimizde de bir basketbol turnuvası, müzik, kitap fuarı gibi etkinlikleri çok fazla duyamıyoruz. Nedeni gerçek hayatta sosyalleşmeye ihtiyaç duymuyoruz ki. Sosyaliz zaten. Belki önce farkına vararak bu durumun insan ilişkilerini olumsuz etkilediğini amacından ya da kontrolsüz bir yere gittiğini farkına vararak ilk adımı atabiliriz." diyerek insan ilişkileri hakkındaki düşüncelerini dile getirdi.
Klişe olacak belki, ama nerede o eski dostluklar, nerede o aşklar? “E sen mesajlaşırken çok konuşkandın?” Tabi seri "like" çekmeye benzemez baş başa kahve içerken edeceğin iki kelam. Sosyal medya asosyalleştirmiyor kardeşim, sen rahata çok alıştın.
Nomofobi, Sosyal Medya ve Netless Fobileri Nelerdir? İşte Kullanıcıların Kabusları!
YORUMLAR