Sesleriyle Binaları Yıkabilecek Kadar Güçlü Roketler Nasıl Gelişti?

NASA, ürettikleri sesle binaları yıkabilme potansiyeline sahip olan roketlerin bu sorununu nasıl çözdü?

Sesleriyle Binaları Yıkabilecek Kadar Güçlü Roketler Nasıl Gelişti?

İnsanoğlunun daha uzak noktaları hedeflemesiyle üretilen devasa roketler, nasıl oldu da sadece sesleriyle binaları yıkabilecek kadar gelişebildiler?

İkinci Dünya Savaşı’nın sonuçlanmasından sonra kendilerini süper güç olarak göstermek isteyen büyük devletler, heyecan verici bir “uzay yarışına” giriştiler. Uzaya canlılar göndermeyi ve hatta Ay’a ayak basmayı hedefleyen Amerika ve Rusya, roket biliminin çok kısa bir sürede modern haline evrimleşmesini sağladılar ve bilinen ilk büyük roketler üretildi. O dönemlerde roket üretilmesi zordu ama başa çıkılması gereken tek zorluk roketlerin üretimi veya yolculuğu değil, aynı zamanda çıkardıkları sesti.

Saturn C-1’in Özellikleri

İlk olarak 1961 tarihinde kullanılan Saturn C-1, döneminin en büyük ve en güçlü roketlerinden birisiydi. NASA’nın Ay yolculuğu için roketler geliştirmeye başladığı dönemde üretilen C-1, Saturn roket ailesinin ilk üyelerinden olmanın yanı sıra, Ay’a ayak bastığımız ilk yolculukta bize eşlik eden Saturn V’te kullanılan Saturn C-5’in de atası.

Saturn C-5’in Özellikleri

Saturn C-5 (Saturn V), Apollo uzay programında görev alan, bugüne kadar kullanılmış en büyük ve ağır roket. Apollo 11 ekibini Ay’a taşıyan roket tam 82 metre yüksekliğinde (uzay aracının yüksekliği hariç), 2.800.000kg ağırlığındaydı ve devasa motorları sayesinde 35.100 kN itiş gücü üretebiliyordu. Saturn V kadar ağır bir roketi Ay’a ulaştırmak o kadar fazla yakıt harcanmasına neden olmuştu ki, ortalama bir otomobil Saturn V’in kullandığı yakıtla Dünya çevresinde 800 kere tur atabilir.

Nova

NASA, 1959 senesinde tam anlamıyla ipin ucunu kaçırdı ve “Nova” isimli roket konseptiyle ortaya çıktı. Büyüklüğü ve ağırlığı ile ünlü olan Saturn V’i bile aşmayı başaran Nova, Dünya yörüngesinde duraklama olmadan direkt olarak Ay’a ulaşmak amacıyla üretilmişti. Bilim insanları o dönemlerde devam eden görevlerde kullanmak üzere Saturn V ve Nova’nın konsepti arasında seçim yapmak zorunda kaldı ve Nova’nın üretimi birkaç sene ertelendi. Yapılan testler sonucunda Saturn V’in yeterli görülmesiyle Nova, konsept olarak kaldı ve hiçbir zaman üretilmedi.

C-1, C-5 ve Nova’nın Ses Gücü

Yaklaşık 60 sene önce geliştirilmiş olmalarına rağmen üç roket de inanılmaz şekilde güçlüydü. Üç roketten en küçük olan Saturn C-1, kalkış sırasında 205 desibel ses üretebiliyordu. Roketin ürettiği ses, 300 metre yüksekliğe ulaştığı sırada 140 desibele düşüyor (kulağa kalıcı hasar verir ve acı sınırı olarak bilinir) ve yaklaşık 3 kilometrelik alana yayılıyordu. Ay görevlerinde kullanılan Saturn C-5 ise bundan daha güçlüydü ve sahip olduğu 5 adet F-1 motor ile o kadar çok ses üretiyordu ki, Apollo görevleri için kalkış yaptığı sırada kalkış alanından kilometrelerce ötede bulunan evlerin camlarının kırıldığı biliniyordu. NASA’da görevli olan bir mühendis, roketlerin yarattığı sesin hasarlarından sakınmak adına radikal bir çözüm önerdi ve fırlatma alanını bir adaya taşıma fikrini ortaya attı. Roketlerin kalkış yapması için kıyıdan yaklaşık 160 kilometre uzakta bulunan bir adanın kullanılabileceği düşünülüyordu.

Ada fikri teoride çok iyiydi ancak matematiksel işlemlerin yapılmasıyla bu planda sorunlar olduğu ortaya çıktı. Roket parçalarının ve yakıtının adaya ulaştırılmasının zor ve masraflı olması, bu planın rafa kaldırılmasına neden oldu. Ardından, kıyıya daha yakın olan “Teksas Kulesi” isimli yapay fırlatma alanının kullanılabileceği düşünüldü. Fakat bu yapının bir fırtına sırasında 28 kişiyinin ölümüne neden olmasıyla bu fikirden de vazgeçildi.

Yıllar süren tartışmalar ve planlamalardan sonra, Florida’daki Merritt Adası’nın yeni fırlatma bölgesi olmasında karar kılındı ancak bu bölge, roketlerin çevreye zarar vermemesi için hala birkaç düzenlemeye ihtiyaç duyuyordu. Bu amaç doğrultusunda fırlatma alanının etrafına sesin yayılmasını engelleyen bir yapı kuruldu. Çelik halatlar ile birbirine bağlanmış alüminyum panellerden oluşan yapı, yaklaşık 4.5 kilometre uzaklıkta bulunan yerleşim alanına 145 desibel seviyesindeki sesle zarar verebilecek roket kalkışlarının sesini bastırıyordu.

Bilim insanları, o dönemlerde roketlerin sesinin neden olduğu hasarı engelleme konusunda büyük sıkıntılar yaşadılar ve tüm sorunlarının nedeni Saturn serisi roketlerdi. Sadece 5 adet F-1 motora sahip olan roketin sesini engelleme konusunda zorlanan bilim insanları, 8 adet F-1 motorlu Nova’nın üretilmesini muhtemelen bu nedenle istemediler.

Bilim ve Teknoloji Hakkında Dudağınızı Uçuklatacak 30 Şaşırtıcı Bilgi

Uzaylıların Dünyaya Bir Sinyal Göndermiş Olabileceği Kesinleşti

NASA'dan Herkese Ücretsiz Oyun!