Satisfactory İnceleme: Her şeyi Otomatize Etmeliyim!
Otomasyon ve üs inşa etme denildiği zaman son dönemin en iddialı oyunlarından biri olan Satisfactory’nin incelemesi ile karşınızdayız.
2016 yılından beri geliştirilen ve 2020 senesinde erken erişim olarak çıkış yapan Satisfactory, üs kurma ve otomasyon oyunlarında çığır açtı desek yeridir. 2 boyutlu otomasyon oyunlarından sonra aynı türde 3 boyutlu bir oyunun varlığı bile pek çok insanı heyecanlandırmaya yetti.
İçindekiler [Gizle]
Coffee Stain Studios tarafından geliştirilen ve yayınlanan Satisfactory 2023 yılı itibari ile hala erken erişimde olan bir yapım. Geliştiricilerin dediğine göre piyasadaki en iyi -gerçekten öyle- 3 boyutlu fabrika inşa oyununu bir süre daha erken erişimde göreceğiz. Bu demek değil ki oyun eksik ve bitmemiş. Oyunun şu hali bile baştan sona oynanabilecek kadar iyi.
Peki geliştiriciler hala daha neyi geliştiriyorlar? Oyunlarını mükemmel yapmak ve mümkün olduğunca kusursuzlaştırmak için çalışıyorlar. Büyük ve kapsamlı bir oyun yaptıkları için her şeyin en iyi şekilde çalıştığından emin olmak istiyorlar. Oyunu oynarken pek çok şeyin geliştirilmesi gerektiğini düşünebilirsiniz ancak sizi asla eksik hissettirmiyor. Öyleyse Satisfactory incelememize ufaktan başlayalım.
Giriş
Belirtmemde fayda var ki, ben daha önce hiç bu tarz bir oyun oynamadım. Otomasyon ve “fabrika kurma” tarzındaki yapımlarla hiç aram yoktur. İçimdeki otomasyon aşkını henüz keşfetmiş değildim. Malumunuz, Steam’deki her oyunun fiyatı gün be günbegün artıyor. Ben de erken erişimdeki oyunların pek çoğunu kütüphaneme dahil ediyorum. (Yatırım tavsiyesi değildir ancak herkese de bunu tavsiye ederim.)
İlgi alanlarımdan bağımsız olarak, objektif olarak “iyi” olduğunu bildiğim pek çok oyunu topladığım bir dönemde Satisfactory’yi de kütüphaneme eklemiştim. Şu övülen oyuna bir bakayım dedim ve… 25 günde 159 saat oyunu oynayarak bitirdim. Gerçekten hayatımda oynadığım en bağımlılık yapıcı oyun diyebilirim. Bunun nedenini birazdan irdeleyeceğiz.
Grafikler
Oyunun 2016 yılında geliştirilmeye başladığını söylemiştim. Bu tarz bir oyundan bekleyebileceğiniz kadar iyi gözüken bir oyun. Grafikleri için satın alınacak bir oyun asla değil. Böyle bir oyun için son derece yeterli grafik kaplama kalitesine sahip olan Satisfactory görsel olarak geçer not alıyor. Oyunun görselliği asla eski hissettirmiyor ancak devrimsel bir şey de yok.
Oyunun “Update 8” ismini verdiği büyük güncelleştirme ben bu yazıyı yazarken henüz oyuna resmi olarak gelmedi. Deneme olarak Update 8’i indirip kurabiliyordunuz ancak ben resmi olarak yayınlanacağı zamanı beklemek istedim. Update 8’in en can alıcı ve önemli özelliği oyunu Unreal 5’e taşıyacak olmasıdır. Haliyle bu da grafikleri ve çevreyi bir üst basamağa çıkarak demektir. Oyunun ilerleyen yıllarda çok daha iyi gözükeceğine şu an eminiz.
Satisfactory incelememin pek çok noktasında oyunun sürekli güncellendiğinin ve geliştirildiğinin altını çizmek istiyorum. Grafikler de geliştirilen parametrelerden bir tanesi.
Oynanış
Giriş kısmında da belirttiğim üzere oyun kendisine bağımlı hale getirecek kadar iyi bir oynanışa sahip. Genel oyun döngüsü o kadar iyi kurgulanmış ki oyunu oynamadığınız her bir saniye sanki üssünüzün gelişiminden bir şeyler çalıyor gibi. Bu konuyu biraz açalım.
Oyundaki temel amacımız basit. Bir gezegene iniş yapıyoruz ve elimizdeki aşırı kısıtlı ekipmanlar ile bir üs inşa etmeye çalışıyoruz. Klasik. Kıymetli materyaller ürettikçe de onları uzaya fırlatıyoruz ve görevimizi gerçekleştirmiş oluyoruz. Uzaya fırlattığımız her değerli materyallerden sonra daha karmaşık ve zor materyallerin üretim kilidini açıyoruz ve döngü bu şekilde ilerliyor.
Demir cevherinden, demir külçesine, sonra onu işleyerek demir levhasına, demir levhasını vidalar ile birleştirerek çeliğe… derken upuzun bir otomasyon süresinin sonunda süper bilgisayarlar, roket iticiler ve uranyum çubukları üretebilecek kapasiteye gelebiliyorsunuz. Elbette bunları elinizle üretmeniz imkansız gibi bir şey. Bu nedenle kaynakları madenlerden çıkarmalı, onları işlemeli, sonra ilgili bölgelere nakletmeli sonunda tüm parçaları birleştirerek son ürüne ulaşmalısınız.
Yazması kolay olsa da uygulaması epey zor ancak bir o kadar da keyifli olan bu işlem sizi saatler boyunca oyunda tutuyor. Oyunda pek çok madenden farklı farklı eşyalar üretebiliyor sonra o farklı kaynaktan çıkan ürünleri birleştirerek bambaşka eşyalar, o eşyalardan da çok daha kompleks ürünler oluşturabiliyorsunuz.
Oyunda tüm bu fabrikasyon işleminizi yapmayı sağlayan bir de enerji sistemi var, ki oyunun en keyifli ve uğraştırıcı kısımlarından biri de sürekli büyüyen fabrikanızı elektrik ile beslemek. Nasıl ki basit materyaller üretip daha sonradan kompleks ürünler oluşturabiliyorsak benzer bir sistem enerji üretmek için de geçerli.
İlk başta etraftan topladığınız yaprak ve odunları elektrik enerjisine dönüştüren bir bina ile elektrik sağlarken daha sonra kömür ve su ile bu işlemi gerçekleştiriyoruz. Ardından petrol işleyerek, en son da nükleer enerjiyi işin içine dahil ederek fabrikamızın enerji ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz.
Oynanışa ek olarak bir de içinde bulunduğumuz açık dünyayı keşfetme serüvenimiz var. Çevrede dağılmış pek çok kaza alanını inceleyerek çeşitli kıymetli materyallere sahip olabiliyoruz -ki oyunun ilk zamanlarında bunlara sahip olmak sizi oyunda ivmelendiriyor- ve etraftaki uzaylı yaratıkları öldürerek onlardan düşen eşyalarla da araştırmalar yapabiliyoruz.
Enerji ve materyal dengesine ek olarak bir de ulaşım ve nakliye problemi de var. Zira oyunun orta ve ilerleyen safhalarında pek çok farklı eşyayı birleştirmeniz gerekiyor. Materyal kaynaklarının da birbirinden epey uzakta olduğu durumlar olabiliyor. Bazı materyal kaynakları da diğerlerine kıyasla daha nadir bulunuyor.
Örnek vermek gerekirse enerji üretmek için kömüre ve suya ihtiyacınız var. Kömür yatağının olduğu yerde su olmayabileceği gibi tam tersi senaryoda da olabilirsiniz. Bu nedenle suyu ya da kömürü bir şekilde taşımalısınız. Haritanın bir ucundan diğer ucuna upuzun bir taşıma bandı çekebilir misiniz? Evet. Peki bu ne kadar vaktinizi alır? Çok. Bu nedenle sık sık malzemeleri bir yerden diğer bir bölgeye aktaran araçlarınız olmalı.
Yine kaynak ve enerji üretiminde olduğu gibi lojistik de oyun ilerledikçe gelişiyor. İlk başta küçük arazi araçları ve kamyonlar ile başlayan taşımacılık serüveniniz ilerde demir raylar ile, daha sonra da drone’lar ile sağlanabiliyor. Tek bir üs ile oyuna başladıktan sonra 4-5 farklı bölgeyi birbirine demir ağlarla ve drone hatları ile bağlamanız gerekecek.
Oyundaki bu her şeyin otomatize edilebiliyor oluşu oyunun bağımlılık yaratan kısmı. Oyunda sürekli yapabileceğiniz bir şey var. Her zaman için daha çok kaynak toplayabilir, bir şeyleri daha verimli şekilde otomatize edebilir, depolayabilir ve bir yerden bir yere aktarabilirsiniz. Bu nedenle oyunda sürekli bir şeylerle ilgilenmeniz gerekiyor.
Şu otu da toplayayım, bu bölgeye demir hattı çekeyim, drone’larımı besleyecek daha çok akü üreteyim, jetpack’imin yakıtını da otomatize edeyim derken bu oyunda saatleriniz dakika gibi akıp gidiyor.
Dövüş Sistemi
Bu oyundan beklenmeyecek şekilde oyunda kapışabildiğimiz pek çok uzaylı yaratık var. Oyunun odak noktası asla yaratık öldürmek değil ancak oyunun haritasında dolaşırken karşınıza sıklıkla uzaylı canavarlar çıkıyor. Elinizdeki yakın dövüş silahıyla ya da ileride sahip oalbileceğiniz uzak mesefa silahlarla ya da bombalarla bu yaratıkları öldürebiliyorsunuz. Oyundaki makineli tüfek ya da nükleer bomba gibi eşyaları da tıpkı materyal üretir gibi üretmeniz gerekmekte.
Oyunda karşımıza çıkan düşmanların çeşitliliği aşırı az. Silahlarımızı ve bombalarımızı kullanmak aşırı yavan hissettiriyor. Oyunun beni en tatmin etmeyen kısmı dövüş sistemi. Eminim ki oyundan dövüş sistemini çıkardığımızda oyundan hiçbir şey eksilmeyecek. Yaratıkları ve silahları oyundan çıkarmış olsak çok daha rafine bir otomasyon oyunu olurmuş ancak geliştirici ekip böyle uygun görmüş.
Oyunda dövüşmeniz sık sık beklenmediği için, etrafı araştırmanın sonucunda maruz kaldığınız bir durum olduğu için canınızı pek sıkmayacaktır. Bu oyundan bir Call of Duty silah mekanikleri de beklemek elbette çok saçma. Yine de oyunda uzun saatler geçirdiğimizi düşünürsek dövüşmek oyunda en az keyif aldığım kısımlar oldu.
Ses ve Müzikler
Oyun müzik olarak pek bir şey sunamasa da ses olarak fena değil. Arka planda sürekli bir fabrika sesi duymak gelişim hissini destekliyor ancak 100. saatten sonra bu sesler gelişimden daha çok gürültü gibi geliyor. Bu nedenle oyunun ilk saatlerinden sonra müziği tamamen kapattım. Oyunu iyice öğrenmeye başladıktan sonra da sesi epey kıstım. İkinci ekranımdan bol miktarda Youtube içeriği tükettim.
Oyunun bir şey izlerken ya da dinlerken oynanmaya çok müsait. Oyuna beni bağlayan bir diğer faktör de bu oldu diyebilirim. Dikkatli bir şekilde takip etmeniz gereken bir hikaye olmadığı için podcast dinleyebilir, video ya da film izleyebilirsiniz. Demek oluyor ki bu oyunun gerçekten tek ve en iyi yaptığı şey oynanış. Oyunun oynanışı ve akışı o kadar keyifli ki başka hiçbir şeyle ilgilenmiyorsunuz.
Hatalar, Sorunlar ve Olumsuz Bulduğum Kısımlar
Dövüş sistemini beğenmediğimden ve oyunun genel akışına iyi yedirilmediğinden bahsettim. Bunlara ek olarak gözüme çarpan birkaç şey daha var. Onları da sıralayayım.
- Oyundaki taşıma bantları ve fabrikaların bazı çıkıntılı kısmı birbirleri içerisine girebiliyor. Her şey dışarıdan çok sorunsuz gözüküyor ancak grafiksel olarak birbirinin içinden geçen eşyalarla oldukça sık karşılaşıyorsanız. Özellikle de düzensiz bir şekilde üssünüzü kurmaya başladıysanız.
- Oyundaki fizik biraz tuhaf. Özellikle araç sürerken fark edebileceğiniz bu tuhaflığa alışmak biraz zor. Yüksek bir rampadan düşen araç yere indiği zaman çok tuhaf tepki veriyor. Aynı şekilde çarpmalar ve sıkışmalar epey kötü gözüküyor. Fizik olarak iyileştirilmesi gereken çok fazla şey var.
- Oyunda bir noktadan sonra hangi binadan çıkan hangi binaya gidiyor, ne kadar verimli çalışıyor vs gibi şeyleri takip etmek çok zor. Belli bir bölgenin verimliliğini yüzdelik olarak gösteren bir cihaz ya da sistem olsaymış çok iyi olurmuş. Zira oyunun başında yaptığımız bazı mimari hataları oyunun sonunda düzeltmeye çalışmak büyük bir işkence.
- Oyunu büyük ölçüde rahatlatan pek çok eşyaya oyunun sonlarına doğru kavuşuyoruz. Jetpack gibi havada durmamızı ve hızlı seyahat edebilmemizi sağlayan eşyalara biraz daha erken sahip olsak çok iyi olur zira oyunun başında bir yerden bir yere gitmek hiç istemiyorsunuz. Hele ki bu eşyalara kavuştuktan sonra yeni bir oyuna başlamak sizi mental olarak zorluyor. Çünkü yine her yere yürüyerek gideceksiniz.
- Oyunun öğretici kısmı epey zayıf. Benim gibi türe yabancı olan pek çok kimse oyunun içinde kaybolabilir. Öğretici bölümün zayıflığından ötürü oyundaki pek çok işime yarayan şeyi çok geç keşfettim.
- Her şeyin otomatize edileceğiniz söyledim ancak hatasız bir şekilde yapılıyor demek şu an için biraz zor. Örneğin akıllı ayırıcı diye bir alet var ve taşıma bandındaki nesneleri türüne göre ayırmanızı sağlayan çok hayati öneme sahip bir nesne. Demirleri sağdan, plastikleri soldan ayır diye programladığınız zaman dediğinizi yapan bir cihaz. Bu aletin sıklıkla hata verdiğini gördüm ve pek çok kez bu alet yüzünden koca koca sistemlerim çalışamaz hale geldi. Oyunda gördüğüm ben büyük ve can sıkıcı hata buydu.
Sonuç
Satisfactory mükemmele çok yakın ancak gelişmesi gereken bir yapım. Paranızın hakkını kuruşu kuruşuna veren, yenilikçi ve benzersiz bir oyun. Bu türe ilgisi olan olmayan herkese rahatlıkla önerebilirim. Tek tavsiyem, bol bol vaktiniz olduğundan emin olun. Tüm bunlara ek olarak, oyunun Türkçe dil desteğine sahip olması muazzam bir olay. Coffee Stain Studios’u takdir etmek ve oyunlarını satın alarak ilgimizi göstermeliyiz.
Satisfactory incelememiz bu kadardı. Umuyoruz ki sizler için faydalı olmuştur. Siz oyunu nasıl buldunuz? Satisfactory incelememizden sonra oyunu oynamayı düşündünüz mü? Aşağıda bulunan yorumlar kısmında düşüncelerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın. Bunun gibi içeriklere, güncel oyun ve teknoloji haberlerine anında ulaşmak için Tamindir’i takipte kalmayı unutmayın.