Internet of Things ya da Nesnelerin İnterneti Nedir?

Internet of Things, IoT, Nesnelerin İnterneti nedir sorularının cevabını verdik.

Internet of Things ya da Nesnelerin İnterneti Nedir?

Son günlerde sıkça duyduğumuz ve bütün teknoloji şirketlerinin yatırım yapmak için yarıştığı Internet of Things, önümüzdeki yıllarda hayatımızın her alanında etkili olacak. Biz de hazır işin başındayken "Internet of Things nedir?" sorusuna naçizane bir cevap verelim istedik. Türkçeye Nesnelerin İnterneti olarak çevrilen terimin sözlük karşılığı ise şöyle: "Fiziksel nesnelerin birbirleriyle ya da daha büyük sistemlerle bağlantılı olduğu iletişim ağı."

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü çatısı altında kurulan Auto-ID Laboratuvarı, Internet of Things teriminin çıkış noktası olarak gösteriliyor. Laboratuvarın kurucusu da olan Kevin Ashton'un hazırladığı bir sunumda ilk kez ortaya çıkan bu terim, 1999 yılından bu yana sürekli konuşuluyor ve bütün teknoloji devlerinin ilgisini çekmeye devam ediyor. Bunun ilk örneği ise 1991 yılında Cambridge Üniversitesi'ndeki akademisyenlerin, bir kahve makinesini görmek için kurdukları kameralı sistem olarak gösteriliyor. Akademisyenler, bir kahve makinasında kahve olup olmadığını görmek için önüne bir kamera yerleştirmişler ve bu kamera muhtelif zaman aralıklarında fotoğraflar çekerek, akademisyenlere kahvenin durumu hakkında bilgi yollamış. İşin temelinde ise tam olarak bu bilgi edinme mekanizması yatıyor.

Nesnelerin İnterneti'nin Tarihi

Özellikle evimizde yer alan elektronik aletlerin üzerine yerleştirilecek sensörler ve çiplerin kullanıcılarına bilgi göndermesi amaçlanıyor. Böylece buzdolabı gibi nesneler, içinde peynir bittikçe size mesaj atabilecek ya da kahve makinanız temizlenmesi gerektiğini size bildirebilecek. Kısaca IoT, çeşitli nesnelerin çeşitli yollarla belirli ağlara bağlanması ve kendileri hakkında bilgiler göndermesini düşlüyor.

TEDxCIT'de konuşan Dr. Johan Barrett: "Nesnelerin İnternet'i açısından, nesne kavramı oldukça geniş bir anlama sahiptir. Her türlü izleme cihazları, sensörler, biochipler veya erişim düzenekleri nesne olarak nitelendirilmektedir. Bir cihazın "akıllı" sayılabilmesi ve nesne olarak nitelendirilebilmesi için gerekli şartlar: Tekil bir isme sahip olması (unique id), bağlanılabilir olması ve bir sensörü olmasıdır. Bu sayede, akıllı nesne dünyanın herhangi bir yerinden erişilebilir ve kontrol edilebilir hale gelmektedir." diyor. Yeni bu terim aklımıza hemen buzdolabı, araba gibi nesneleri aklımıza getirsede, aslında iş bundan çok daha büyüktür. Genome Research isimli akademik araştırma dergisinde bir yazı yayınlayan Yaniv Erlich, IoT teknolojilerinin yiyecek, ekoloji sistemi ve patojenler gibi birçok alanda DNA araştırması yapacaklar için bile kullanılabileceğini göstermiştir. Yangın söndürmeden, akıllı şehirler kurmaya kadar IoT birçok alanda kullanıma açık şekilde bekliyor.

Internet of Things Nasıl Gelişti?

İlk bilinçli hareket olarak 1991 yılında kurulan kamera sistemi gösterilse de, bundan çok önce buna dair gelişmeler vardı. 1980'li yıllarda kola üreticileri, sokaklara koydukları kola makinalarına çeşitli sensörler koymuşlar ve onlara dair bilgileri bu yolla toplama yoluna gitmişlerdi. Böylecce üreticiler, makinaların yanına gitmeden içindeki ürünlere dair bilgileri edinebiliyorlardı. 

2013 yılında Nesnelerin İnternetinin Global Standartlar İnsiyatifi, terimi "bilgi toplumunun alt yapısı" olarak tanımlamış ve işlerin daha da ileriye gideceğini bizlere birkez daha göstermişti. Ancak işin en başında, bu teknolojilerle uğraşanlar bu kadar açık görüşlü davranamadılar. İşin ilk adımını atan Kevin Ashton, tanımlamasını yaparken sensörleri ve algılayıcıları olan aletler olarak, bu nesneleri gösteriyor ve Radyo Frekansı ile Tanımlama teknolojilerini öneriyordu.

Wi-Fi Teknolojisi ve Nesnelerin İnterneti

Sensörler yoluyla bilgi alınmasının ardından Wi-Fi teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte nesnelere Wi-Fi adaptörleri entegre edilmeye başlandı ve bilgiler bu yolla dışarı çıkarılmaya devam edildi. Şimdi ise nesneler, Wi-Fi, micro-elektromekanik sistemler(MEMS), micro-servisler, Radyo Frekansı ile Tanımlama(RFID) ve internet gibi çok farklı şekillerde birbirlerine bağlanabiliyor. Böylece bilgi aktarımı sadece internet ile sınırlı kalmamış oluyor ve bir şekilde dışarıya bilgi aktarabilen bütün cihazlar Internet of Things çatısı altında birleşebiliyorlar. 

Internet of Things teknolojilerinin gelişmesindeki en önemli adımlardan bir tanesi ise IPv6'nın kullanıma girmesiydi. Böylele daha önceki teknolojilerde görülen IP karışmaları yaşanmayacak ve herhangi bir nesneden çıkan bilgileri dosdoğru şekilde merkeze ulaşabilecekti. Steve Leibson'ın konu hakkında açıklaması ise IPv6'nın nimetlerini daha net gösteriyor: "IPv6, Dünya yüzeyindeki bütün atomlara ayrı bir adres verse bile hala 100'den fazla Dünya'ya adres verebileceği açıklığı olurdu." Yani 90'lı yıllarda bir nesneyi bir başka nesneye bağlamak için kullanılan IP sistemleri, yeteri kadar büyük değillerdi; ancak IPv6 ile birlikte bu sorun kökten çözüldü.

"Süt almayı da unutma..."

Internet of Things Nerelerde Kullanılabilir?

Gelişen teknolojiyle birlikte Nesnelerin İnterneti'nin kullanılabileceği alanların sınırı yok. Çay bardaklarından kalp pillerine kadar her alanda geliştirilecek teknolojiler insan hayatına girebilir. Yine de birkaç örnek vererek işin geldiği noktayı daha iyi aydınlatabiliriz. IoT teknolojilerinin kullanılmaya başlandığı ilk alan ev elektroniğiydi. Evde kullandığımız beyaz eşyalara yerleştirilen sensörler ile birlikte, bu eşyalar kendileri hakkında bilgiler vermeye başladılar. Üzerlerine yerleştirilen adaptörler ile topladıkları bilgileri bizlere iletmeyi de başardılar. Örneğin; bir buzdolabı içinde ne kadar malzeme kaldığını bizlere iletebilir hale geldi. Akıllı telefon ve tabletlerin yaygınlaşmasıyla bu bilgiler kolayca erişilebilir hale geldiler. Şimdilerde bir damaca bile içinde ne kadar su kaldığı SMS atar konuma gelmiş durumda.

Bu teknolojilerin kullanılabildiği ilginç alanlardan bir tanesi ise tarım. Yetiştirilen bitkilerin yanına konulan aletlerle birlikte bitkilerin büyüme hızları ve kaliteleri görüntülenebiliyor, su ihtiyaçlarına kadar birçok bilgi anında yetiştiriciye ulaştırılabiliyor. Böylece tarlasındaki ürünü yakından takip eden çiftçi, en yüksek verimi alarak ekim dönemlerini kayıpsız geçebiliyor. Dahası Türkiye'de çokça gördüğümüz yanlış ilaçlama ve sulama gibi sorunların önüne de böylece geçilebiliyor.

Bir başka alan ise akıllı ev teknolojileri. Aslında buna dair haberleri ve uygulamaları çok uzun süredir görüyoruz. Bir kumanda yardımıyla evdeki çoğu teknolojik aleti kontrol edebiliyor ve evimize dair bilgileri anında edinebiliyoruz. Önümüzdeki günlerde ise bu teknlojilerin yaygınlaşması ve artık bir standart haline dönüşmesi bekleniliyor. Böylece siz evde yokken, uzaktan kumanda ile evinizdeki her şeyi kontrol etme imkanına sahip olabileceksiniz.

En yararlı alanlardan bir tanesi ise kuşkusuz insan sağlığı. İnsanların kıyafetleri ya da başka çokça kullandıkları nesnelere yerleştirilecek algılayıcılar ile sağlığınıza dair bilgileri hemen elde edebileceksiniz. İlerleyen adımlarda ise bu algılayıcıların direkt olarak insan bedenine entegre edilmesi düşünülüyor ve böylece bir kalp krizinin çok önceden bildirilerek, birçok insanın hayatının kurtarılması amaçlanıyor. Kalp krizi bir örnek olarak karşımızda dururken, daha birçok hastalık, geliştirilecek teknolojilerle erken teşhis edilebilir.

Verdiğimiz birkaç örnek dışında aklınıza gelecek her alanda bunu uygulamanız mümkün. Bundan sonrası sizin yaratıcılığınıza ve yeteneklerinize kalmış.

Internet of Things Teknolojilerinin Problemleri Neler?

Yukarıda uzun uzun anlatmamıza rağmen bu teknolojiler birçok problemi de beraberinde getiriyor. Nesnelerin İnterneti Altyapısına Bağlamak İstemeyeceğimiz 5 Hayati Cihaz başlıklı blog yazımızda buna dair görüşlerimizi belirtmiştik. Herhangi bir nesnenin internete bağlanmasıyla birlikte korunması da gerekiyor. Yüksek güvenlik tedbirlerinin alındığı askeri sunucuların bile çökertilebildiği günümüzde, evimize ve sağlımıza dair vazgeçilmez noktaları internete bağlamak herkesin isteyeceği bir konum değil.

Bunun için kapalı devre sistemler inşa edilmeye çalışılıyor; ancak bir şekilde onların da içine sızılması muhtemel. Her noktası internete ya da herhangi bir ağa bağlanmış bir evin güvenlik duvarı yıkıldığında, bir hırsızın elini kolunu sallayarak bütün evinizi götürmesi muhtemel. Bir başka örnekte olduğu gibi kalp pilinizin hack yoluyla bozulması bile yapılabilecekler arasında yerini alıyor. Yani günümüzde yeterli güvenlik önlemi olmadığı için bunun yaygınlaşması çok muhtemel durmuyor.

Bir diğer kötü taraf ise maliyet. Akıllı ev olarak lanse edilen yapıların, "akılsız" evlere olan fiyat farklarını şu an bile görebiliyoruz. Haliyle insanlar akılsız evleri, Internet of Things kullanmayan evleri tercih etmek konumunda kalıyorlar. Tarlasındaki ürünü zaten çok düşük fiyata satan çiftçi ise böylesine teknolojik bir şeye yatırım yapacak konumda değil. Ürettiği patatesin kilosunu 15 kuruşa satan birinin, tohum maliyetlerini bile zor çıkardığı ülkemizde, patates bitkisine dair bilgi almak için teknoloji satın alması beklenilemez. Haliyle üretimin artması ve maliyetin düşmesi beklenilecek.

Sonuç

Internet of Things ya da Nesnelerin İnterneti, herhangi birkaç nesnenin bir şekilde birbirine bağlanmasını ifade ediyor. Bu bağlantı ile birlikte bu nesneler dışarıya bilgi göndermeye başlıyor ve bu bilgiler, o nesnelere dair etkileşimimizi değiştiriyor. Ucuzlayıp yaygınlaştığında insan hayatını kolaylaştıracak ve insan hayatının kalitesini bir hayli arttıracak olan bu teknolojiler, önümüzdeki 10 yıl içerisinde her alanda kullanılmaya başlayacaklar. Türkiye'de ise buna dair henü elle tutulur bir adım görmüş değiliz. Turkcell'in buna dair çalışmalar yaptığını biliyoruz; ancak tam anlamıyla görmüş değiliz. Umarız çok geç olmadan bu alana olan yatırımlar ve destekler artar ve bir başka teknolojiyi daha satın alma durumunda kalmayız. 

Nesnelerin İnterneti Özel Hayatımızı Ne Kadar Tehdit Ediyor?

Evinizi Jetgiller’in Akıllı Evine Çevirmeye Hazır mısınız?

Tüm Cihazlar, Google'ın Nesnelerin İnterneti (IoT) İşletim Sistemi ile Çalışacak