Hatırlanacağı üzere Ubisoft, 2015 yılında düzenlenen E3 etkinliğinde Orta Çağ temalı aksiyon oyunu For Honor'u duyurmuştu. İlk görüntüleriyle büyük ilgi çeken oyun nihayet çıkış yaptı. Biz de oyunu oynayıp bu özel For Honor inceleme yazısını beğeninize sunmaya karar verdik. For Honor'un dikkatleri üzerine toplamasının nedeni tarihi savaşlara yer verecek olmasıydı. Viking, Samuray ve Şovalye savaşçılarını kontrol ettiğimiz oyunda senaryo modunun yanısıra farklı multiplayer oyun modları da yer alıyor. Peki oyunun sunduğu içerik tatmin edici kalitede mi? Oyun, ödeyeceğiniz parayı hak edecek mi? İşte bu For Honor inceleme yazımızda bu sorularınızın cevabını bulabileceksiniz.
For Honor incelememizde öncelikle oyunun hikayesini değerlendireceğiz. Oyunun konusunun ne olduğunu, hikayesinin nasıl anlatıldığını, senaryo modunun ne kadar uzun olduğunu bu bölümden öğrenebileceksiniz. 2. bölümde ise For Honor'un teknik özelliklerine değineceğiz. Oyunun grafikleri, sesleri ve müzikleri ile bilgilere bu bölümden ulaşabilirsiniz. Sonrasında ise oynanış sistemini değerlendireceğiz ve en sonda genel değerlendirmemizi yapacağız.
Dilerseniz For Honor'un hikayesine göz atarak incelememize başlayalım:
Hangi Orta Çağ'dayız?
Yazımızın başında For Honor'un Orta Çağ'da geçen bir oyun olduğunu ve tarihte önemli yere sahip olan Viking, Şovalye ve Samuray savaşçılarına yer verdiğini söylemiştik. Paylaştığımız bu bilgilerden yola çıkarak oyunun gerçek hikayeler ve savaşlar temel alınarak geliştirildiği düşünülebilir. Öncelikle şunu belirtelim; For Honor'un hikayesi gerçek tarih ile bağlantılı bir hikaye değil. Oyunda alternatif bir Orta Çağ senaryosu bizi bekliyor. Ayrıca oyunda gerçek yerler ve şehirler de bulunmuyor. Oyunda gerçekliğin sadece kahramanları yaratmak için seçilen kültürlerle sınırlı kaldığını belirtmekte fayda var. Oyundaki haritalardaki mimari yapılar, kullanılan silahlar ve zırhlar oyunun gerçekle bağlantılı yönleri. Özetle, For Honor'da fantastik bir dünyaya konuk oluyor ve tamamen kurgu olan bir senaryoyla karşılaşıyoruz.
For Honor'da "savaş" kavramına felsefik bir yaklaşımın yapıldığı bir hikaye bulunuyor. Oyunda sadece birbirleriyle savaşan samuraylar, vikingler ve şovalyelerin hikayeleri işlenmiyor, bu tarafların neden savaştıkları oyuncuya sorgulatılıyor. Ayrıca her tarafın kendi içindeki çekişmelerine ve savaşlarına da yer veriliyor. Bu da oyunun hikayesinde ilginç dönüm noktaları oluşmasını sağlıyor.
For Honor'un hikayesinin klişelerden arındırılmış bir hikaye olması, oyunun hoşuma giden bir yönü oldu. Bu durumun bir sebebi Orta Çağ konseptinin oyun dünyasında aksiyon oyunları söz konusu olduğunda az işlenen bir konu olması olabilir.
For Honor'un ilgi çekici ve özgün hikayesindeki başarının oyunun hikaye anlatımı nedeniyle biraz gölgelendiğini söyleyebilirim. Oyunun hikayesi her ne kadar derin bir felsefeye sahip olsa da hikaye anlatımı nedeniyle bu hikayeyi kişiselleştiremiyor, kendinizi senaryoya kaptıramıyorsunuz. Oyunda her taraf için ayrı bir senaryo bölümü yer alıyor. Bu bölümlerde de farklı kahramanlar arasında geçiş yapıyoruz. Yani tek bir kahramanı yönetip, kendi efsanenizi yazmanız mümkün değil. Zaten kahramanlarımız da genel olarak yardımcı statüsünde olan, liderlikten öte, komutanlarını ve liderlerini sorgulayan ya da onların komutlarını uygulayan kahramanlar. Bu durumun sebebini yazımızın ilerleyen bölümlerinde açıklayacağım; fakat şunu belirtmekte fayda var; her taraf için tek bir kahraman seçeneği sunulsa ve kahramanımızın yeteneklerini ve savaş stilini bir RPG oyunundaki gibi bizim belirlememize imkan verilse oyunun hikayesiyle çok daha iyi bir şekilde bütünleşebilirdik. Bunun yerine önceden belirlenmiş kahraman sınıflarını yeri gelince "kullan at" modeli dahilinde oynuyor ve yolumuza devam ediyoruz.
For Honor'un hikayesinin çok uzun sürdüğünü söyleyemem. Eğer sıkı bir oyuncuysanız oyunun bir gün içinde bitirebilmeniz bile mümkün. Benim gibi mesai saatleri sonrası oyun oynamaya imkan buluyorsanız For Honor size 3-4 günlük bir oyun süresi sunacaktır. Yani oyunu sadece tek kişilik senaryo modunu oynamak için satın alacaksanız karşınıza sizi tatmin edecek uzunlukta bir senaryo çıkmayabilir. Benzer bir durumla geçtiğimiz sene çıkış yapan Battlefield 1'de karşılaşmıştık. Oyun, kısa süren bir hikaye modu sunuyordu. Buna rağmen oyunun multiplayer moduna ağırlık veriliyordu. For Honor'da da Ubisoft'un oyunun multiplayer moduna ağırlık veridğini görüyoruz. For Honor'un senaryo modu, multiplayer moduna giriş yapmanızı ve kahraman sınıflarını tanımanızı sağlayacak bir "ayağınız alışsın" modu olarak tanımlanabilir.
Grafikler, Sesler ve Müzikler
For Honor'un en kuvvetli yönünün oyunun grafikleri olduğunu söyleyebilirim. Oyunda yer alan karakterlerin ve yönettiğiniz kahramanların grafikleri oldukça yüksek detaya sahip. Mekan tasarımları, modellemeler ve patlama efektleri, hava şartları da oldukça kaliteli.
Bu yazımızda kullandığımız bütün görseller oyunun içinden aldığımız ekran görüntüleri; yani oyun motoruyla oluşturulmuş, önceden işlenmemiş görseller. Bu da size oyunun grafik kalitesi hakkında fikir verecektir.
For Honor'da geniş çaplı savaşlar içinde yer alıyoruz. Bu yapı bize eskiden oynadığımız Lord of the Rings aksiyon oyunlarını hatırlatıyor. Bahsi geçen LOTR oyunlarında kale kuşatmaları gibi senaryolar yer alıyordu. For Honor'da da bolca kale kuşatması görüyorsunuz. Bu kuşatmalarda savaşlar sizden bağımsız olarak devam ediyor. Etrafınıza oklar yağıyor, mancınıkla yanan kayalar fırlatılıyor, düşmanlarınız ve müttefikleriniz birbirleriyle çarpışıyor.
For Honor'un sesleri olması gerektiği gibi, seslendirmeler de başarılı olarak değerlendirilebilir. Fakat oyunun müzikleri için aynı yorumları yapamıyorum. For Honor, az sayıda oyun müziğine yer veriyor. Savaşlarda da bu müzikler sürekli tekrar ediyor. Yani savaşın gidişatına göre dinamik olarak değişen müzikler bulamıyorsunuz. Bu durum da oyunun atmosferini biraz baltalamakta. Oyunun müziklerini temelli kapatarak oyunu oynamakla, müzikler açıkken oyunu oynamak çok farklı değil.
Oynanış
For Honor'un Orta Çağ temelli kurgusal hikayesinin ilk bakışta oyunun açık dünya tabanlı bir oyun olduğu izlenimini yaratması normal bir durum. Fakat oyun bu yapıya sahip değil. For Honor'da sizi kısa süren farklı bölümler bekliyor. Bu bölümlerdeki haritalar ve savaş alanları ise çok büyük boyutlu değiller.
For Honor oldukça çizgisel bir oynanışa sahip. Oyunda sadece ana görevler yer allıyor, yani herhangi bir yan görev bulamıyorsunuz. Bölümleri geçmek için yapmanız gereken şeyler de oldukça basit; şu kapıyı aç, bu düşmanı yok et, şu bölgeyi kontrol altına al şeklindeki eylemlerden ötesine gidemiyorsunuz.
Kimi bölümler aynı haritayı paylaşıyorlar. Bu da aynı şeyleri tekrar ediyormuşsunuz hissi yaratıyor. Oyundaki haritaların çok büyük olmaması, yan görevlerin olmaması nedeniyle aynı şeyleri tekrar ediyormuşsunuz hissine kapılmanız gayet doğal. Bu da oyundan aldığınız zevki baltalayabiliyor.
For Honor'un savaş sistemi daha önceden alışık olmadığımız yeni bir yapıda. Ubisoft oyunculara biraz farklı bir oyun tecrübesi yaşatmak için çaba göstermiş. Fakat oyunu klavye ve fare ikilisiyle oynayacaksanız oyunun savaş sistemi ve bu sistemle bağlantılı olan kontroller biraz sizi yorabiliyor. Eğer bir gamepad kullanıyorsanız oyun akıcı ve keyifli bir şekilde oynanabiliyor. Ubisoft da oyunu geliştirirken muhtemelen gamepadleri ana kontrol aracı olarak düşünmüş. Fakat klavye ve fareye geçiş yaptığınızda büyü bozuluyor, saldırabilmek için fareyle tıklamanın yanısra fareyi yönlendirmeniz de gerekiyor.
For Honor'da saldırı ve savunma için yönlendirme yapmanız gerekiyor. Düşmanlarınız size 3 farklı farklı yönden saldırabiliyor; sağ, sol ve yukarıdan. Siz de düşmanlarınıza aynı şekilde saldırabiliyorsunuz. Bu saldırılara karşılık verebilmek ve kendinizi korumak için sizin de aynı yöne doğru hamle yapmanız gerekiyor.
For Honor'un savaş sistemine alışmak için biraz uğraşmanız gerektiğini söyleyebilirim. Alıştıktan sonra ve bu sistemde ustalaştıktan sonra oyundan keyif almaya başlıyorsunuz.
For Honor'da farklı kahraman sınıflarının yer aldığını anlatmıştım. Bu kahraman sınıfları kendilerine has yeteneklere sahipler. Kullanılan silahlara göre bu yeteneklerin etkileri belli oluyor. Örnek olarak; kalkan kullanan bir kahramanla düşman saldırılarını savuşturma ve karşı atak yapma üzerine kurulu bir savaş sistemi yakalıyorsunuz. Çift elle kullanılan silahlara sahip kahramanlarla da yavaş; fakat yüksek hasar veren saldırılar yapabiliyorsunuz. Bunun yanısıra her elinde ayrı silahlar bulunan, hızlı saldıran ve manevra kabiliyeti yüksek olan, rakiplerinin açıklarını yakalayan kahramanlar da mevcut. Oyunun senaryo modunda kahraman sınıfını seçemiyorsunuz. Multiplayer modunda ise tercih hakkına sahipsiniz.
For Honor'un senaryo modunda bölümlere başlamadan önce kahramanınız üzerinde yapabileceğiniz tek değişiklik savaş alanında kullanacağı pasif ve aktif yetenekleri belirlemek. Her bölümden önce 2 yetenek tercihi yapıyorsunuz. Bunlara savaş alanında toplayacağınız bir yetenek daha ekleniyor. Bu yeteneklerle kahramanınızı ve takımınızı iyileştirebiliyor, düşmanınıza verdiğiniz hasarı artırabiliyor, askerlerinizi motive edip düşmanınızı zayıflatabiliyor, ok yağmuru çağırabiliyor ya da düşmanlarınızı sersemletebiliyorsunuz. Senaryo modunda ilerledikçe bu yetenekleriniz de otomatik olarak gelişip daha güçlü hale geliyorlar. Senaryo modunda bunun haricinde kahramanınızı geliştirmeniz, görünümünü ve kullandığı silah ve zırhı değiştirmeniz mümkün değil. Fakat multiplayer modunda zengin kişiselleştirme seçeneklerine sahipsiniz. Oyunun senaryo moduna adeta bir üvey evlat muamelesi yapılmış.
For Honor'daki savaş sisteminde kahramanlarınız belli tuş kombinasyonlarıyla özel hareketlerini yapabiliyorlar ve saldırıları birleştirerek kombolar oluşturabiliyorlar. Bu hareketlerin çok çeşitli olmadığını belirtmekte fayda var. Her kahramanda sadece birkaç kombo ve özel saldırı karşınıza çıkmakta. Bu komboların daha zengin olması oyuna derinlik kazandırabilirdi. Ayrıca kahramanınızın hangi kombolara ve savaş yeteneklerine sahip olacağını, hangi yeteneklerini güçlendireceğini belirlemek oyuncuların tercihine bırakılabilirdi. Bu sayede kahramanlarımız ile kendi savaş stilimizi yaratabilirdik.
For Honor'un savaş sisteminde en çok hoşuma giden nokta infaz sistemi oldu. Güçlü düşmanlarınızla kapıştıktan ve onları mağlup ettikten sonra kanlı bir şekilde onları infaz edebiliyorsunuz. Bu infazlar sizi iyileştirmekte ve gücünüzü tazelemekte.
Karşınıza çıkan düşmanlarınızın kimileri basit piyadeler ve tek dokunuşunuzla ölüyorlar. Bu düşmanlar oyunda kalabalık olsun diye bulunmaktalar. Fakat bunların haricinde sayıca daha az olan güçlü düşmanlar ve bölüm sonu canavarı niteliğindeki esas düşmanlar da yer alıyor. Bu güçlü düşmanlarınızla mücadele edebilmek için taktiksel bir şekilde oynamanız, yeteneklerinizi doğru yerde ve doğru zamanda kullanmanız gerekiyor. Oyunun normal zorluk seviyesinde genel olarak çok sıkıntı yaşamasanız da Hard ve üst zorluk seviyelerinde oyun size çetin bir mücadele sunuyor, her güçlü düşmanda ölme riski sizi bekliyor.
For Honor'un oynanış tecrübesini özetlemek gerekirse; Ubisoft'un oyunu RPG elementlerinden arındırmak ve sadece basit bir aksiyon oyunu yapmak için için özel bir çaba harcadığı izlenimini edindiğimi söyleyebilirim. Bu da -bence- oyunun derinlik kazanmasının önüne geçmiş. For Honor tek kişilik oyun modunda önünüze çıkanı kesip basit görevleri tamamlayıp birkaç saatte bitireceğiniz, sonra da bir kenara fırlatacağınız bir oyun olabilir. Oyunun ağırlığı multiplayer moduna kaydırılmış.
Genel Değerlendirme
For Honor, eğer oyunlardaki hikaye modu sizin için önem taşıyorsa beklentilerinizi karşılayamayabilir. Oyunun hikayesi ilginç ve dikkat çekici olsa da hikaye anlatımı, oynanış yapısı, oyunda RPG elementlerine, açık dünyaya ve yan görevlere yer verilmemesi For Honor'un oldukça yüzeysel bir tek kişilik aksiyon oyunu olmasına neden oluyor. Eğer oyunu multiplayer olarak oynamayı hedefliyorsanız For Honor'dan alacağınız zevk artacaktır. Ya da basit bir aksiyon oyunu oynamak istiyorsanız ve kafanızı çok kurcalayacak elementler istemiyorsanız oyun sizi tatmin edebilir.
For Honor'u oynamaktaki amacınız oyunun senaryo moduysa, oyun kesinlikle ödeyeceğiniz yüksek fiyatı hak etmiyor. Bu nedenle oyunu satın almak için iyi bir indirimi beklemenizi ya da paylaşacağımız satın alma bağlantısında olduğu gibi daha ucuza oyunu satın alabileceğiniz kaynaklardan oyunu temin etmenizi tavsiye ediyoruz.
For Honor teknik olarak başarılı bir oyun. Grafik kalitesi günümüz standartlarını yakalıyor. Oyunun müziklerine biraz daha önem verilebilirdi.
For Honor'u keyifle oynamak için gamepad kullanmanızı tavsiye ediyoruz. Aksi takdirde For Honor uzun oyun seanslarında yorucu olabiliyor.
Eğer For Honor'a 100 puan üzerinden not verecek olsaydık puanımız 65 olurdu. Eğer Ubisoft oyunun senaryo moduna daha fazla ağırlık verseydi bu puan rahatlıkla 80 ve üstü olabilirdi.
YORUMLAR