Elden Ring İncelemesi: Kolaylaştırılmış Bir Başyapıt
2022 yılına damgasını vurmuş en iyi oyunlardan biri olan Elden Ring’in incelemesi ile karşınızdayız.
Elden Ring, oyun bakımından kurak geçen 2020 ve 2021 yıllarından sonra adeta bir güneş gibi parlamıştı. Çıkış yaptığı sene olan 2022 yılına damga vurmuştu. Elden Ring inceleme hak eden bir yapımdı ve ben de kolları sıvayıp işin başına koyuldum. İşte karşınızda Elden Ring incelemesi.
Giriş
Öncelikle size biraz kendimden bahsedeyim. Fromsoftware oyunları içerisindeki tüm Soulslike oyunlarını oynamış birisiyim. Demon’s Souls, Dark Souls 1-2-3, Bloodborne ve Sekiro’yu keyifle oynadım. Sıkı bir Soulslike hayranı olduğum söylenebilir.
İçindekiler [Gizle]
Hal böyle olduğundan Elden Ring için de epey heyecanlıydım. Şu ana kadarki en büyük Soulslike oyunu olma iddiasından ötürü beklentim epey fazlaydı. Elden Ring’in çıkış yaptığı dönem sistemim yeterli olmadığından ötürü çıkışından belli bir süre geçtikten sonra, yeni bir bilgisayar aldığımda oynama imkanım oldu. Tahmin edilebileceği üzere yeni bilgisayarımda denediğim ilk oyun oldu.
Yine tahmin edilebileceği üzere Elden Ring’i diğer milyonlarca insan gibi ben de çok beğendim ancak ortada çok büyük bir sıkıntı da vardı. Elden Ring gerçekten çok büyük, görkemli ve iyi bir oyundu ancak sıkı bir Soulslike oyuncusu olarak kocaman bir problemim vardı. Bu oyun çok kolaydı!
Bu mevzuya Elden Ring’in eksi yönleri kısmında detaylı bir şekilde değineceğim. Şimdi Elden Ring’i detaylı bir şekilde inceleyelim.
Grafikler
Elden Ring kaplama kalitesiyle ve gerçekçi görselliği ile öne çıkan bir oyun değil. Zira hiçbir Formsoftware oyunu çok “gerçekçi” görünen oyunlar değildi. Her zaman 5-10 yıl öncesinin grafik kalitesindeymiş gibi görünen bir seriydi. Kimse de bundan şikayet etmezdi. Çünkü Fromsoftware’in oyunları oynanışıyla, zorluğuyla, lore’uyla ve diğer pek çok oyununun yaşatamadığı duyguları bize yaşatmasıyla bilinen bir firma.
Tabii ki daha iyi gözüken bir Elden Ring’i herkes ister ama Elden Ring’in grafik kalitesi son derece yeterli. Bu nedenle Elden Ring’in görsel kalitesi son derece kabul edilebilir durumda.
Bir de oyunun sanat tasarımına değinmek gerekiyor ki işte o zaman grafikler size olduğundan çok daha güzel geliyor. İçinde bulunduğumuz fantastik dünya en ince detayına kadar modellenmiş. Benzersiz bir büyüklük ve görkemin içinde bulunduğunuz için etrafınızdaki her şey olduğundan çok daha iyi gözüküyor.
Oyunun sanatsal başarısını takdir etmemek elde değil. Zira oyunu oynarken etrafınızda gördüğünüz her şey bir tablo gibi. Oyuna biraz ara verip ekran görüntüsü almamak epey zor. Sırf bu özelliği bile Elden Ring’i bambaşka bir oyun yapıyor.
Hikaye
Açıkça söylemek gerekirse hiçbir Soulslike oyunu benim için hikayesiyle var olmuş oyunlar değildir. Biliyorum, bu oyunları hikayesi için oynayan, en ufak bir bilgi kırıntısını bile dikkatlice okuyup takip eden bir kitle var. Oyunda pek çok kişinin görmediği bir NPC’nin hikayesi ile alakalı bile Youtube’da yarım saatlik lore videoları var. Anlıyorum ancak ben Soulslike oyunlarında hikayeye pek önem vermiyorum.
Buna karşın elbette oyunun hikayesini takip ediyor, konuşabildiğim pek çok NPC ile detaylı bir şekilde konuşmaya çalışıyorum. Elden Ring konusu itibari ile şöyle bir oyun:
Lands Between adlı bir dünyada geçen bu oyunda amacımız Elden Lord olmak. Erdtree tarafından yönetilen bu dünyada tüm gücü o elinde tutuyordu. Elden Ring'in parçalanması, Lands Between'i kargaşaya sürükledi ve Erdtree'yi kararsız hale getirdi.
Biz de bir “Tarnished” olarak oyuna başlıyoruz ve Elden Ring’in parçalarını toplayarak Erdtree'ye erişebiliyoruz. Elden Lord olarak Lands Between'i yeniden birleştirmek ve onun kaderini belirlemek tamamen bizim elimizde.
Hikayenin nasıl olduğundan ziyade hikayenin nasıl sunulduğu çok daha önemli. Bence Elden Ring’in hikayesi ortalama üzerinde bir hikaye ancak sunum 10/10 diyebileceğimiz bir seviyede. Ara ara giren sinematikler oyunun hikayesini size gerçekten çok iyi bir şekilde aktarıyor.
Oynanış
Elden Ring’in ve diğer pek çok Soulslike oyunun tabii ki öne çıkan en önemli özelliği hiç şüphesiz ki oynanıştır. Sekiro’dan sonra gördüğümüz en akıcı ve sağlam oynanış Elden Ring’te. Dark Souls serisinin kendine has, biraz kütük ve zor oynanışı vardır. Dark Souls’un yanı sıra Elden Ring oldukça rahat hissettiren bir yapım.
Elden Ring’te oynanışı çeşitlendiren pek çok faktör bulunuyor. Ashes of War isminde bir yeteneğin oyuna eklenmesi, binek hayvanına sahip olmamız, karakter havuzunun geniş olması, silah ve ekipman çeşitliliğinin fazla olması oynanışı eğlenceli kılıyor.
Dövüş sistemi ise klasik Fromsoftware formülüne sahip. Düşmana odaklan ve dövüş. Düşmanın hareketlerini öngör ya da ezberle, sırayla önüne çıkan her şeyi yen. Bossları devir ve bir sonraki yere doğru yola koyul. Dövüş mekanikleri ve oynanış en kaba haliyle bu şekilde.
Şahsi olarak Sekiro’nun oynanışını çok daha beğenmiş olsam da Elden Ring son derece iyi bir oynanışa sahip. Bir oyunu 50 saat üzerinde oynamak için iyi bir oynanışa sahip olması gerekir.
Ses ve Müzikler
Her Fromsoftware oyununda olduğu gibi bu oyunda da bize benzersiz müzikler eşlik ediyor. Yer yer görkemli müzikler ile tüylerimiz ürperiyor, yer yer hoş müzikler eşliğinde etrafı keşfediyoruz.
Ses efektleri ise her zamanki gibi son derece tatmin edici. Büyülerin çıkardığı sesler, yaratıkların sesi, ortam sesleri muhteşem.
Eksiklikler ve Olumsuzluklar
Elden Ring gerçekten iyi bir oyun bunu kabul etmek lazım. Fakat Soulslike oyunları ile yeni yeni tanışan pek çok kişi oyuna adeta tapıyor. Peki Elden Ring tapılası bir oyun mu? Bence hayır. Bunun da çok bariz birkaç sebebi var. İşte Elden Ring’te eksikliğini gördüğüm ya da benim için olumsuz olan bazı şeyleri açıklığa kavuşturmak istiyorum.
Oyunun Kolaylığı
Evet. Pek çok Soulslike oyunu oynamış biri olarak Elden Ring’in son derece kolay bir oyun olduğunu söyleyebilirim. Zorluğu ile ünlenmiş bir oyun serisinin zor olmaması epey can sıkıcı bir durum. Korku filminin korkunç olmaması ya da bir komedi dizisinin komik olmaması gibi bir durum bu. Bu öylesine büyük bir eksi ki benim için pek çok artının önüne geçiyor.
Pek çok kişinin bu noktada itiraz edeceğini duyar gibiyim. Zira pek çok kişi “ben bu boss’da 40 kere öldüm.”, “şu kısmı 2 günde geçebildim” gibi şeyler söyleyebilir. Haklılarda ancak benim gibi tecrübeli bir Soulslike oyuncusu için işler pek öyle gerçekleşmedi.
Birkaç boss hariç pek çok bosu zorlanmadan, birkaç denemede geçebildim. Hatrı sayılır miktardaki pek çok boss’u ilk seferimde geçtim. En son buna benzer bir tecrübeyi serinin benim için en düşük oyunu olan Dark Souls 2’de hissetmiştim. Bu epey üzücü bir durum.
Oyunun kolaylığını şöyle ifade etmem gerekiyor. Oyunda summonlayabildiğimiz pek çok ruhani yaratık bulunuyor. Bu yaratıkları çıkardığınız zaman otomatik olarak düşmanlara saldırıyor ve azımsanamayacak kadar hasar vuruyorlar. Düşmanların hasarına da epey dayanabiliyorlar.
Dark Souls 1, Bloodborne ve Sekiro gibi oyunları oynamış olanlar bilecek ki bu hile gibi bir şey. Orta Çağ oyunlarında makinalı tüfek kullanmak gibi bir şey bu. Size direkt olarak saldırmayan bir düşmana saldırmak Soulslike oyunlarının ruhuna epey aykırı bir durum.
Açık Dünya
Oyunun açık dünyasının çok güzel olduğunu belirtmem gerek. Peki açık dünya başlığı neden eksiklikler ve olumsuzluklar başlığı altında yer alıyor? Bir önceki konu ile alakalı. Elden Ring’in açık dünyasını keşfetmek son derece eğlenceli fakat oyunun bu uçsuz bucaksız yapısı oyunu aynı zamanda kolaylaştıran bir unsur.
Bunu da şöyle açıklamak gerek. Önceki oyunlarda gidebileceğiniz rota son derece sınırlıydı. Bir boss’ta takıldıysanız ya da bir bölgeyi geçemiyorsanız sadece bir iki farklı yere gidebilirdiniz. Elden Ring’te ise her zaman arkanızı dönüp geri gitme ihtimaliniz var. Açık dünyada level kasıp güçlenmek çok daha kolay.
Elden Ring’in açık dünyası ne kadar iyi olursa olsun bence oyunu kolaylaştıran ve daha az eğlenceli kılan bir unsur olmuş. Keşke Dark Souls 1 gibi bir haritaya sahip olsaydı.
Düşman Çeşitliliği ve Özgünlüğü
Elden Ring’in düşman çeşitliliğine diyecek bir laf yok. Gerçekten oyunun her noktasında farklı farklı düşmanlarla savaşıyorsunuz. Ancak bunlar ne kadar özgün? Özellikle bazı bosslar birbirinin aynısı gibi. Ejderhalar ve atlı düşmanlar hissiyat olarak birbirine çok benziyorlar. Elbette akılda kalıcı pek çok düşman oyunda mevcut ancak Elden Ring gibi büyük bir oyunda maalesef her bir noktaya aşırı özgün bosslar konulmamış.
Sonuç
Elden Ring her oyuncunun oynaması gereken, son derece kıymetli bir oyun. Her ne kadar oyunun aşırı kolaylaştırılmış olduğunu düşünsem ve bununla alakalı hayal kırıklıklarım olsa da genel olarak iyi bir oyun olduğu düşünüyorum.
Soulslike oyunlar ile hiç alakası olmayan casual (sıradan) oyuncular da Elden Ring’i rahatlıkla oynayabilir ve keyif alabilir. Bu nedenle Elden Ring’i herkese gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum. Umuyorum ki bir sonraki Fromsoftware oyunu Sekiro’nun izinden gider.
Elden Ring incelememizin sonuna geldik. Umuyoruz ki sizler için faydalı olmuştur. Siz oyunu nasıl buldunuz? Elden Ring incelememizi nasıl buldunuz? Aşağıda bulunan yorumlar kısmında düşüncelerinizi bizimle paylaşmayı unutmayın. Bunun gibi içeriklere, güncel oyun ve teknoloji haberlerine anında ulaşmak için Tamindir’i takipte kalmayı unutmayın.