Dejavu Ne Demek? Neden Olur?
Neredeyse herkesin en az bir kere de olsa yaşadığı Dejavu, temelde bir ‘hata’ olarak tanımlanmıştır. Peki, Dejavu nedir ve neden olur?
Herkesin mutlaka bir kere yaşamış olduğu Dejavu, Fransızca’da ‘zaten görülmüş’ anlamına gelmektedir. O anda gördüğümüz ya da deneyimlediğimiz bir olayı daha önce yaşamasak da sanki öyleymiş gibi hissettiğimiz bir haldir. Dejavu’nun nedenleri halk arasında birçok farklı şekilde açıklanabilir. Peki işin aslı nedir? Dejavu ne demek ve neden olur?
Dejavu Ne Demek?
Bilim literatüründe dejavu, ilk defa 1928 yılında Edward Titchener'ın ‘Bir Psikoloji Kitabı’ isimli kitabında tanımlanmıştır. Dr. Titchener, durumu şöyle söylemektedir;
‘Beyin, bir deneyime yönelik olarak tam bir algı üretmeden önce, kısmi bir algı yaratır. İşte bu kısmi algı, daha önce deneyimlenmiş bir olay olduğu hissi yaratmaktadır.’
Bilim camiasında dejavu, hatırlanan veya yeni oluşturulan bir anıda meydana gelen ve yeniden yaşanmışlık hissi uyandıran bir hafıza hatası olarak görülmektedir.
2004 yılında yapılan bir araştırmaya göre, her 3 insandan 2’si ömründe en az 1 defa dejavu yaşamıştır.
Dejavu Neden Olur?
- Kısa Dönem Kısmi Bilinç Kaybı
- Benzerliğe Dayalı Tanımlama
- Şifreli Bilinç Kaybı
- Beyin Lopları Arası Gecikme
- Rüyalar
- Hastalık Sonucu Dejavu
1928'den bu yana konuyla ilgili birçok hipotez ileri sürülmüştür. Bunlardan en güçlüleri ve deneysel arka plana dayananları hafıza ile ilişkili olan hipotezlerdir.
Kısa Dönem Kısmi Bilinç Kaybı
1941 yılında yapılan bir araştırma, dejavu'nun nasıl oluştuğunu güzel bir şekilde göstermektedir: Dr. Banister ve Dr. Zangwill, deneklerine bazı materyaller göstermiş ve onları öğrenmelerini istemiştir. Sonrasında, hipnoz yöntemiyle hipnoz-sonrası bilinç kaybı hali yaratmışlardır; böylece, hipnoz öncesi gösterilen materyallerle olan hafıza bağlantılarını zayıflatmayı hedeflemişlerdir. Daha sonrasında, deneklere hipnoz öncesinde gösterdikleri materyalleri yeniden göstererek, ne hatırladıklarını sormuşlardır. 10 denekten 3 tanesi, bu materyalleri daha önce gördüğünü, ancak nerede gördüğünü hatırlayamadıklarını ve ‘dejavu yaşadıklarını’ söylemiştir.
Benzerliğe Dayalı Tanımlama
Benzer şekilde, 2008 yılında Dr. Cleary tarafından yapılan bir araştırmada, dejavu'nun hafıza tiplerinden ‘benzerliğe dayalı tanımlama’ ile ilgili olduğu gösterilmiştir. Sonrasında, 2012 yılında yapılan ve sanal gerçeklik kullanılan deneylerde, bu tip hafızanın gerçekten de Dejavu ile yakından ilişkili olduğu ispatlanmıştır. Sanal gerçeklik içerisinde, o anda gösterilen bir sahnenin genel hatları, daha önceden görülen ancak tam olarak hatırlanamayan bir sahnenin genel hatlarıyla belli bir ölçekte uyuşuyorsa, kişi dejavu yaşadığını düşünmektedir.
Şifreli Bilinç Kaybı
Yapılan bazı diğer çalışmalar da bu sonuçları farklı yönlerden desteklemektedir. Beynimiz, kusursuz değildir. Dolayısıyla, ara sıra hatalar yapar ve hafızada var olan bilgiler bozulabilir, çarpıtılabilir ya da silinebilir. Ancak kimi zaman, hafızamızda yer eden bilgiler, şifreli bilinç kaybı (cryptoamnesia) denen bir şekilde silinir: Bu anılar büyük oranda silinmiştir; ancak bir kısmı da beyin içinde korunmuştur. Sonradan, bu anıya benzer durum ile karşılaştığımızda, bu silik anı yeniden hatırlamaya çalışırız. Anı, o an yaşadığımıza çok benzerdir; dolayısıyla aynısı zannederiz; öte yandan anımız, o anki yaşadığımızdan bir miktar farklıdır, dolayısıyla içinde bulunduğumuz ânın farklı olduğunu sanarız. Bu da dejavu algısı ile birebir örtüşür.
Beyin Lopları Arası Gecikme
Dr. Robert Efron gibi kimi bilim insanları, dejavu'nun iki beyin lobu arasında verinin işlenme hızındaki mikrosaniyelik farklardan da kaynaklandığını ileri sürmüştür. Bir veriyle karşılaştığımızda, beynimizin sol lobu da sağ lobu da bu veriyi kendi bünyesinde işler. Ancak gelen verilerin sıralanması işi, sol beynin temporal lobunda yapılır. Normalde beyin, sol beyne doğrudan giren sinyaller ile, sağ beyin üzerinden geçerek gelen sinyaller arasındaki zaman farkını (gecikmeyi) düzeltir. Yani sinyalleri senkronize eder. Ancak bunu kusursuz olarak yapamadığı zaman, sinyaller arasında senkronizasyon bozukluğu olur. Bu da Dejavu algısının sebebi olabilir.
Beynimizin iki lobunu birbirine bağlayan corpus callosum isimli köprüdeki nöral ağlarda meydana gelen aksama, iki tarafın verilerinin zamansal olarak birbiriyle örtüşmemesine neden olabilir. Bu da esasında aralarında 10 mikrosaniye fark oluşacak iki sinyalin arasında 15 mikrosaniye fark olmasına neden olur. Beyin, bunun 10 mikrosaniyesini düzeltir; fakat geriye kalan 5 mikrosaniyelik fark, Dejavu algısına neden olur. Birey, aynı olayı iki defa yaşadığını sanır.
Rüyalar
Bir diğer olası açıklama, rüyalarda oluşturulan silik anıların, gerçek hayatta benzerleri ile karşılaşmamız halinde sahte anılar yaratıyor olmasıdır. Alan Brown tarafından 2004 yılında yapılan bir çalışmada, katılımcıların %20'sinin dejavu deneyimlerinin rüyalarıyla örtüştüğü, %40'ının ise hem rüyalar hem gerçek hayattaki deneyimler ile örtüştüğü tespit edilmiştir.
Hastalık Sonucu Dejavu
Son olarak, Dejavu'nun bazı hastalıklarla ilişkisi olmasından da söz etmekte fayda var. Tarih boyunca Dejavu, şizofreni, anksiyete ve kişilik bozukluklarıyla ilişkilendirilmiştir. Ne yazık ki, bu hastalıklarla ilişkisi tam olarak ortaya konamamıştır. Fakat yan lop epilepsisi (temporal lobe epilepsy) isimli bir hastalıkla, doğrudan ilişkisi olduğu keşfedilmiştir. Bu ilişkiyi irdeleyen bilim insanları, Dejavu'nun aşırı nöral elektrik boşalması sonucu oluştuğu fikrini ileri sürmüşlerdir.
Normalde, epileptik olmasa da, her insan orta düzeyli epileptik nöbet geçirebilir. Bu tip bir elektrik boşalması, herhangi bir bireyde hafıza hatalarını doğurabilir ve Dejavu'yu tetikliyor olabilir. Dejavu'nun görülme sıklığının, 10. kromozom üzerinde bulunan LGI1 isimli bir genle de alakalı olabileceği düşünülmektedir. Bu geni taşıyan insanlarda, orta düzeyde epilepsi durumu görülebilir.