Filmleriyle Kendine Hayran Bırakan David Lynch Kimdir?
Sıra dışı tarzıyla ve kült eserleri ile sinema tarihine damgasını vuran David Lynch'i inceliyoruz. İşte, David Lynch'in hayatı ve filmlerine dair her şey!
Amerikalı bir yönetmen, film yapımcısı, aktör, aynı zamanda ressam ve müzisyen olan David Lynch, olağan dışı filmleri sayesinde gizemli bir dahi olarak anılıyor. Kült filmleri ile entelektüel sinemaseverlerin beğenisini toplayan David Lynch, "En İyi Yönetmen" kategorisinde aldığı ödüllerle de adından söz ettiriyor.
Gerçekliğe bilinçdışı bir açıdan yaklaşan David Lynch, filmlerinde bilinçaltının derinliklerine ışık tutuyor. Sıkışıklık, kabus, ürperme, korku, endişe gibi duygular, David Lynch filmlerini tasvir ederken sıklıkla kullanılan ifadeler arasında yer alıyor.
David Lynch, insanın kimlik ve anlam arayışını konu eden filmlerinde bilinçaltının algıladığı gerçekliği özgün ve sinematik bir dille seyirciye sunuyor. Sıra dışı karakterleri ve tüyler ürperten olay örgüleri ile sinema tarihine damgasını vuran yönetmen ve yapımcı, aynı zamanda Film Noir akımına da yeni bir sayfa açıyor.
İşte, David Lynch'in sinema tarihinde eşi benzeri bulunmayan ve en çok konuşulan 10 filmi ile yazımıza devam edelim!
David Lynch’in En Çok Konuşulan 10 Filmi
- Eraserhead (1977)
- The Elephant Man – Fil Adam (1980)
- Dune (1984)
- Blue Velvet – Mavi Kadife (1986)
- Wild At Heart – Vahşi Duygular (1990)
- Twin Peaks – İkiz Tepeler (1990)
- Lost Highway – Kayıp Otoban (1997)
- The Straight Story (1999)
- Mulholland Drive – Mullholland Çıkmazı (2001)
- Inland Empire (2006)
David Lynch’in adı en çok yukarıda listelediğimiz bu 10 film ile anılıyor. Ayrıca yönetmenin başka yapımları da mevcut. Eraserhead’in öncesinde Amputee, Grandmother, Alphabet ve Six Figures Getting Sick isimli kısa metraj filmleri yöneten Lynch, 2001 – 2010 yılları arasında ise Darkend Room, Does That Hurt You?, Rabbits, The Short Films of David Lynch, Boat, More Things That Happened ve Lady Blue Shanghai ile izleyicisiyle buluşuyor.
1. Eraserhead (1977)
Sinema tarihinin en ilginç ve orijinal filmleri arasında sayılan Eraserhead, Lynch’in ilk uzun metraj filmi olarak karşımıza çıkıyor. Filmdeki Henry Spencer isimli başrol karakterini Jack Nance canlandırıyor. Filmde Henry Spencer’ın kız arkadaşı Mary X’den bir çocuğu oluyor. Ancak bu çocuk normal insanlara benzemiyor, çünkü kendisi bir mutant.
Olay örgüsü bu hikaye etrafında şekillenen filmde David Lynch, seyirciyi Spencer’ın kabusuna ortak ediyor. 30 dakika süren bu kabusu izlerken anlamlandırılması güç ses kayıtları, siyah - beyaz görüntüler ve ürkütücü imgeler karşımıza çıkıyor. Kısa sürede sürrealistik kült filmler arasına katılan Eraserhead, aslında bilinçaltına gizlenmiş babalık korkularını öne çıkarıyor.
Bu film, izleyici tarafından her ne kadar tuhaf olarak tanımlansa da aynı zamanda onlara hiç unutamayacakları bir deneyim yaşatıyor.
2. The Elephant Man (1980)
Gerçek bir yaşam öyküsünü konu alan siyah - beyaz film Londra’da geçiyor. John Merrick isimli, çirkin ve tuhaf görünümlü bir adam filmin ana karakteri olarak karşımıza çıkıyor. Rahatsız edici görüntüsü nedeniyle sosyal problemler yaşayan Merrick, sirki ziyarete gelen Dr. Treves tarafından fark edilip hastaneye yatırılıyor.
Dr, Treves, bu süreçte korkunç bir görünüme sahip olan Merrick’in iç dünyasını keşfe çıkıyor. John Jurt, Anne Bancroft ve Anthony Hopkins gibi isimlerin rol aldığı bu film 8 farklı dalda Oscar ödülüne aday olarak gösteriliyor. Aynı şekilde David Lynch de The Elephant Man filmiyle en iyi yönetmen dalında ilk defa Oscar adayı oluyor.
3. Dune (1984)
Dune filmi ünlü bir bilim kurgu klasiğinden uyarlanmış bir eser olarak karşımıza çıkıyor. Bu filmde 3 farklı ırk Dune isimli çöl gezegenini kontrol altına almak için savaşıyor.
David Lynch’in yönetmenliğini yaptığı film, bu savaşı ve savaş esnasında gezegen halkı tarafından beklenmekte olan Mesih’in gezegene geliş hikayesini anlatıyor. Öyküsünden ziyade dekorlarıyla ilgi çeken film yönetmenin bir önceki filmleri kadar büyük bir başarı yakalayamayıp zarar ediyor.
4. Blue Velvet (1986)
David Lynch’in ikinci kez Oscar adayı olmasını sağlayan Blue Velvet suç, gizem, gerilim ve dram içerikli bir film. Bu filmde Jeffrey Beamount isimli bir genç komşunun arka bahçesinde kesilmiş bir kulak buluyor. Bu durumu kasaba şefinin kızı Sandy Williams ile paylaşan genç, olayın perde arkasını kendi başına araştırıyor.
Kyle MacLachlan, Laura Dern, Isabella Rossellini, Hope Lange ve Denis Hopper bu filmde oynayan ünlü isimler arasında yer alıyor. Blue Velvet, David Lynch’in kült eserleri arasında sıralanıyor.
5. Wild at Heart (1990)
Lula ve Sailor isimli gençlerin romantik ilişkisinin karanlık ve şideet içerikli bir suç öyküsüne dönüştüğü bu filmde gerilim eksik olmuyor. Lula’nın annesi bu ilişkiyi onaylamayan psikopatça bir karakter olarak tanıtılıyor. Lula ile Sailor’ı ayırmak için Sailor’ın hapse girmesini sağlıyor. Ancak hapisten çıkan Sailor, geri döndüğünde Lula ile birlikte kaçıyor.
Bu duruma göz yummayan Lula’nın annesi bir kiralık katil ile Sailor’ın öldürülmesi üzerine anlaşma yapıyor. Kaçış macerasında çeşitli tehlikeler ile karşı karşıya kalan çift ise birbirine iyice kenetleniyor. Nicolas Cage ve Laura Dern’in rol aldığı Wild At Heart, Cannes Film Festiveli’nde Altın Palmiye ödülü kazanmış bir film.
6. Twin Peaks (1990)
İlk etapta televizyon dizisi olarak çekilen Twin Peaks, bir süre sonra beyaz perdeye uyarlanıyor. David Lynch’in en başarılı çalışmaları arasında sıralanan eser Chester Desmond isimli FBI ajanının araştırdığı bir cinayeti konu alıyor.
Lisenin en popüler öğrencilerinden biri olan Laura Palmer‘a ait bir ceset bulunuyor. Dışarıdan bakıldığında son derece normal gözüken Palmer’ın herkesten sakladığı bir sırrı bu filmde ortaya çıkıyor.
7. Lost Highway (1997)
David Lynch’in kendine has, anlaşılması güç ve tuhaf tarzını yansıtan bir film olarak Lost Highway seyircisinin kafasını karıştırmayı başarıyor. Los Angeles’ta yaşayan Fred Madison isimli bir müzisyenin paranoyak takıntılarını konu alan film ilginç bir olay örgüsü ile karşımıza çıkıyor. Karısının kendisini aldattığını düşünen Madison, yatak odası dahil olmak üzere evini üç farklı açıdan kamera kaydına alıyor.
Katıldığı bir partide aslında o anda evinde olduğunu iddia eden bir adamla tanışıyor. Partiden sonraki gün ise Madison’un karısı evde ölü olarak bulunuyor. Bu durumda zanlı konumuna düşen Madisın hapse atılıyor. Ancak Madisan bu ölüm hikayesine dair hiçbir detay hatırlamıyor.
8. The Straight Story (1999)
David Lynch’in izleyicisini şaşırttığı filmlerden biri olarak değerlendirilen The Straight Story, dram içerikli bir eser. Bu filmde Alvin Straight isimli şeker hastası bir adam ana karakter olarak karşımıza çıkıyor. Küçük kızı ile kasabada yaşayan Straight, kendi başına yürüyemiyor. Aynı zamanda araba da kullanamıyor.
Bir gün telefonun çalması ile birlikte 10 senedir görüşmediği büyük erkek kardeşinin kalp krizi geçirdiğini öğreniyor. Bu durumun karşısında harekete geçen Straight, çim biçme makinesi ile 6 hafta süren bir yolculuğa çıkıyor.
9. Mulholland Drive (2001)
2001 yılında beyaz perdeye taşıdığı Mulholland Drive filmi ile David Lynch üçüncü kez en iyi yönetmen dalında Oscar adayı oluyor. Hollywood’a gelen umutlu bir genç aktrisin içine çekildiği bir cinayet hikayesini konu alan filmde şizofrenik yaklaşımlar, masumiyet, bellek kaybı ve tehlike kavramları harmanlanıyor. Mulholland Drive, David Lynch’in filmlerinde kaybolduğumuz karanlıkla bizi bir kez daha buluşturuyor.
10. Inland Empire
David Lynch’in senaryosuz filmi olarak tanımlayabileceğimiz bu eserde yönetmen sahneleri çekimden hemen önce yazıyor. Konu olarak oynadığı karakterleri fazla benimseyip gerçek hayatında buna göre hareket eden bir aktrisi konu alan film, seyirciyi olağan dışı bir hikayeye konuk ediyor.
David Lynch’in Çocukluğu ve Aile Hayatı
Sürrealistik ve sembolik anlatımıyla Hollywood’a yeni bir soluk getiren ABD’li yönetmen David Lynch’in kariyeri kadar hayatında da ilginç detaylar yer alıyor. Montana Eyaletinde 20 Ocak 1946 tarihinde dünyaya gelen Lynch, çocukluğunu sık sık seyahat ederek geçiriyor. Bunun nedeni ise babasının o dönemde Tarım Bakanlığı’nda çalışan bir araştırma görevlisi olması.
Bu seyahatler sayesinde Avrupa’nın farklı şehirlerinde sanat ve resim eğitimleri alma imkânı bulan Lynch, Pensylvania Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun olarak eğitimini tamamlıyor. Peggy Lynch ile ilk evliliğini yaptıktan kısa bir süre sonra baba oluyor. Kendisi 21 yaşındayken doğan kızının adı: Jennifer Chambers ve kızı da babası gibi yönetmen.
Blue Velvet filminde babasının asistanlığını yapan Chambers’ı yönetmenliğini yaptığı Helena’yı Sarmak filminden tanıyabilirsiniz. David Lynch, 1974 yılında sonlanan ilk evlilik tecrübesinin ardından 1977’de Mary Fisk ile evleniyor. Bu evlilikten Austin Jack Lynch isimli oğlu dünyaya geliyor.
80’lerde adı Isabella Rossellini ile anılan David Lynch, Mary Fisk ile ilişkisini 1987’de bitirdikten sonra 2006 yılında tekrar nikah masasına oturuyor. Uzun süredir birlikte yaşadığı editörü Mark Sweeney’den 1992 doğumlu bir oğlu olan David Lynch bu evliliğini de 2007 yılında noktalıyor. Son olarak Emily Stofle ile 2009 yılında evleniyor ve kendisinden 2021 doğumlu Lula isminde bir kızı daha oluyor.
David Lynch’in Hobileri ve İlgi Alanları
Sinema ve resmin yanı sıra farklı sanat dallarında başarıyı yakalayan David Lynch’in mobilya tasarımı, fotoğraf ve müzik ile yakından ilgilendiği biliniyor. Aynı zamanda çizgi roman yazarlığı yapan Lynch’in bir heavy metal grubunda gitarist olarak yer almış olması, yönetmenin hayatına dair ilgi çeken detaylardan birisi.
Lynch, müzisyen Angelo Badalamenti ile ortak çalışmalar yaparak kendi filmlerinde kullanacağı müziklerin oluşum süreçlerine katkıda bulunuyor. Badalamenti bir röportajında David Lynch’in film müziklerini hazırlarken kendisine onu müzikle soyut bir dünyaya götürmesini istediğini söylüyor. Bu dünyayı trajik güzel olarak tanımlayan Lynch; istediği müzikleri anlatırken gizemli, karanlık ve acı dolu ifadelerini de kullanıyor. Aslında filmlerinin verdiği hissiyatı bu tanımlama ile özetlemiş oluyor.
Toplamda 9 adet uzun metrajlı filme imzasını atan David Lynch, Film Noir akımının en önemli temsilcileri arasında yer alıyor. Kara film olarak Türkçe’ye çevrilen bu akım genellikle karanlık ve itici suç filmlerini içeriyor. Ancak psikoanalitik açıdan farklı özelliklere sahip olan filmleri ile David Lynch bu akımda yeni bir başlık olarak psiko-kara film kategorisini oluşturuyor. David Lynch’in filmleri bu sınıfta yer alan, özgün ve öznel filmler olarak karşımıza çıkıyor.