Korsan yazılım oranı dünyada yüzde 43, Türkiye’de yüzde 60 olmuş bunu biliyor muydunuz? Türk insanı bilgisayar sistemleri, ya da gelir düzeyi ne olursa olsun korsan yazılımlara sırtını dayamış durumda. Şimdi "bunun tartışılacak neresi var?" demeyin. Hem yazımızı okuyun, hem de istatistiklere ve korsan yazılımın bize verdiği zararlara bir göz gezdirin.
BSA Küresel Yazılım Araştırması'nın 2015 yılında yayınladığı rapora göre, Türkiye'de lisanssız yazılım kullanım oranı 2014 yılında yüzde 60 iken, aynı yıl bu oran küresel olarak yüzde 43'ü işaret ediyormuş. Tamam da, önce bir BSA’yı tanıyalım isterseniz. Nedir, ne yapar, neden bunları araştırıyor?
BSA Nedir?
BSA tam açılımıyla Ticari Yazılım Organizasyonu (Business Software Alliance) olarak da bilinir. BSA yazılım ve telif haklarını korumak ve bu alanda bir bilinç oluşturmak amacıyla çalışır Aslında BSA, dünyanın önde gelen yazılım firmalarından Aldus, AshtonTate, Autodesk, Lotus Development, Microsoft, WordPerfect tarafından 1988 yılında kurulmuş olan dünya çapında bir organizasyon. Ancak BSA bu şirketler tarafından kurulmuş olsa da, telif ücreti ödenerek satın alınması ve kullanılması gereken tüm yazılımların haklarını koruyor.
BSA nasıl çalışır?
Aslında burada trajikomik bir durum var. 3’üncü dünya ülkelerinde ve Türkiye’de hukuki yaptırımlarıyla BSA'yı destekleyen birçok devlet kurumu da korsan yazılım kullanıyor. Bu noktada BSA kendini besleyen eli ısırmıyor gibi görünüyor. BSA Türkiye’de daha çok ticari şirketlere yaptığı baskınlarla ünlü. Lisanslı işletim sistemleri, antivirüs yazılımları ya da grafik editörleri (Adobe gibi) kullanıyor muyuz, ona bakıyor. Bu lisanların kaç bilgisayar için alındığını ve benzeri durumları inceliyor, raporluyor, gerekirse cezayı basıyor.
Peki, bu sistem sağlıklı işliyor mu?
BSA’nın Türkiye’de kendi yaptığı istatistiklere bakarak "evet, işliyor" demek hiç mümkün değil. Çünkü Türkiye'de kullanılan lisanssız program kullanım oranı, dünyadaki en yüksek oranlardan biri. BSA’nın raporuna göre, Türkiye'deki yüzde 60'lık korsan yazılım oranı 506 milyon dolarlık ticari değere karşılık geliyor. Çünkü BSA tek tek evleri dolaşamıyor. Ne kadrosu, ne alt yapısı ne de kanuni izin sürüci buna olanak tanımıyor.
Biz korsanı çok sevdik
Çok geriye gitmeye gerek yok Windows 10 örneğine bakalım. Windows 10 yükseltmesi için Win7 ve 8.1 lisans numaraları yeterli oluyordu. Ancak Türkiye’de bu lisansa sahip kullanıcı sayısı o kadar az ki, forumlarda “Windows 10’un da korsanı çıkar alırız” tarzında görüş bildirenlerin sayısı azımsanmayacak fazlaydı. Bunun sebeplerinden biri Türkiye’ye internet geldiğinden beridir gerekli uygulama ve programları para vermeden kullanmaya alışmamız. Çünkü orijinal yazılımlar bütçeleri sarsıyor. Bireysel kullanıcılar bir işletim sistemi ya da ofis yazılımı için yüzlerce dolar vermek istemiyor. Genellikle bunu ödeyecek kaynakları (kredi kartı, havale, pay pal vb) kullanmayı tercih etmiyor ya da bir sebepten dolayı kullanamıyorlar. Bu sebepler saymakla bitmiyor. Bundan dolayı lisanslı yazılım kullananlara “garip gözlerle” bakılıyor. Ya da “ben lisanslı kullanıyorum” diyenlerin ilk karşılaştıkları tepki "neden ki?"sorusu oluyor.
Korsanı neden sevmemeliydik?
Şimdi burada ahlak dersi vermek çok da gerekli değil. Ben eminim ki hepimiz korsan kullanmanın uygulama geliştiriciler için çok da faydalı olmadığını biliyoruz. Film ve müzik telif hakları konusuna girmiyorum bile. Benim anlatmak istediğim, bizim kendimize verdiğimiz zarar. Bir Windows işletim sisteminin ya da ofis yazılımının hatta Adobe Photoshop’un “crack’li” ya da korsan kopya olarak kullanılmasının dezavantajları yok mu? Sizce bu korsan kopyaları yayanlar birer melek mi? Elbette değiller. Her “crack” dosyasının gücellemeleri devam ettirebiliyor olması o güncellemelerin çalıştığı anlamına gelmiyor. Özellikle güvenlik güncellemeleri yüklenmiş görünse de KMS ya da benzeri “crack” yönetim yazılımları tarafından "bypass" ediliyorlar. Biz bu güncellemeleri çalışıyor sanıyoruz.
Sadece bir örnek vereceğim. Bir çok korsan Windows kullanıcısı KMSpico’nun resmi bir KMS sunucusu üzerinden Windows dağıtımını etkinleştirdiğini düşünüyor. Fakat maalesef, KMSpico bu kadar masum değil. KMSpico, kullandığımız Windows dağıtımı hafızası üzerinde bir emülatör yaratıyor. Bu emülatör, 127.0.0.1 IP adresine sahip ve bu adres, makinemizle birebir aynı.
KMSpico cihazlarımızda nasıl çalışıyor?
Program benzersiz bir ID ile kendini işletim sistemine tanımlıyor, hemen ardından Windows Smart Screen’i devre dışı bırakarak bir kesintiyi veya yakalanma riskini ortadan kaldırıyor. Windows Defender servisini durdurup, kendisini anti virüs veya faklı bir yazılım olarak Defender’ı aşabilecek programlar listesine ekliyor. C:/Windows/Setup/Script dizinindeki tüm değerli temizleyerek, Microsoft servisleriyle ortaya çıkabilecek çatışmaları garantiye alıyor. KMSpico Windows’u aslında etkinleştirmiyor. Sadece farklı şekillere lisans sorgulama süresini uzatıyor. Bunu yaparken, zamanladığı görev ve işlemler yüzünden bilgisayarlara çok yükleniyor. Bu işlem yenilendiğinde yük artıyor ve arka planda akıp giden bir kod çöplüğü meydana geliyor. Bu durum daha çok sistem kaynağı tüketirken, pek çok PC çöküşleri yaşamamıza sebep oluyor. Daha fazla format atıyor ve her şeye yeniden başlıyoruz. Biz format atıyoruz ama döngü değişmiyor.
Son söz
Bu sadece korsan Windows kullanmanın doğurabileceği sıkıntılara dair tek örnek. Tüm “crack” tabir edilen yazılımlar bu mantıkla çalışıyorlar. Hem kullanıcılarını kandırıyorlar hem de sistemleri aşırı yük altında bırakıyorlar. BSA’nın evlere gelip PC’nizi elinizden alamayacağı malum. Korsan Windows’un evlerde kullanılan yazılımlarını tespit etmeyi BSA’nın bünyesi kaldıramaz. BSA daha çok ihbar ve tespit bazlı çalışıyor. Ancak bu bizim korsan yazılım kullanmak için faydalanacağımız bir avantaj değil. Çünkü bu yazılımların bizzat kendileri çok daha tehdit edici.
Windows 10'da Korsan Oyun ve Yazılım Çalıştırmak Mümkün Olmayacak
Windows 10'da Oynanması Mümkün Olmayan Korsan Oyunlar Belli Oldu
YORUMLAR